Eden, kendine eder...

A -
A +

Vaktiyle bir hükümdarın iyi kalbli bir vezîri vardı ki, sık sık; "Eden kendine eder" derdi. Bir de kötü kalpli vezîri vardı ki, bunu çekemiyordu. Bir gün onun hakkında hükümdara; - Sultânım, o hep sizin aleyhinizde konuşuyor, güya ağzınız kokuyormuş. İnanmazsanız bu akşam dikkat edin. Sizinle konuşurken eliyle burnunu tutacaktır, dedi. Sonra çıkıp, koştu iyi vezîre: - Bu öğlen, yemeği bizde yiyelim mi? İyi vezîr, olur dedi ve onun kasıtlı olarak bol sarımsaklı yaptırdığı yemeklerden bolca yedi. Akşam sultânın huzuruna gidince, mecbûren eliyle ağzını tuttu hep. Hükümdar bu hâli görünce içinden; "tamam vezîr doğru söylemiş" dedi ve bir mektup yazıp; - Bunu falan vâliye götür! dedi. İyi kalpli vezîr; - Başüstüne sultânım, dedi. Ve çıktı huzurdan. Mektupta; Bu mektubu sana getireni boğazla, derisini yüz. İçine ot doldurup bana gönder! yazıyordu. Garip, mektup elinde giderken hasetçi vezîre rastladı. Kötü vezîr elindeki zarfı görünce sordu hemen: - Onu kime götürüyorsun? - Filân vâliye, dedi. Hasetçi, bunun bir taltif mektubu olduğunu zannedip; - İstersen ben götüreyim, dedi. Ve mektubu alıp vâliye götürdü. Vâli mektubu okuyunca, derhal onu öldürüp derisini yüzdü ve içini ot doldurup sultâna gönderdi. Ertesi gün hükümdar iyi vezîri karşısında görünce şaşırıp sordu hemen: - Sen benim hakkımda, ağzı kokuyor diyormuşsun, öyle mi? - Hayır sultânım, aslâ. - Peki, akşam niçin burnunu tutuyordun? Vezîr olanları anlatınca; - Sen haklıymışsın vezîrim. Eden kendine edermiş, dedi. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com