Bir gün hırsızın biri Muhammed bin İsmail hazretlerinin arkasından sessizce yaklaşıp, cebinden bir miktar para aldı.
Ama o paraları avcuna aldığında, elinin parmakları kilitlendi ânında.
Çok uğraştıysa da, açamadı.
Hiç böyle şey olmamıştı önceden.
Düşününce anladı hatâsını.
Yanlış kapı çalmıştı.
Bin pişman olarak huzuruna gelip;
- Affedin, dedi. Çok pişmanım.
Mübarek zât sordu.
- Hayrola neye pişmansın?
- Cebinizden gizlice para çaldım. Ama parmaklarım kilitlendi, açılmıyor. Duâ edin de açılsın elim.
Hayrünnessac, şifâ için duâ etti.
O anda açıldı parmakları.
Aldığı paraları iade edince;
- Sende kalsın, buyurdu. Ama bir daha yapmamaya söz ver bana.
Ellerine yapıştı:
- Söz hocam. Bir daha yapmayacağım.
NİÇİN NEŞEN YOK?
Bir gün talebesinden biri geldi bu zâta.
Ancak neş'esizdi.
Mübarek zât anlayıp sordu hemen:
- Bir sıkıntın mı var evlâdım?
- Evet hocam.
- Hayrola, neyin var?
- Dünya sıkıntısı efendim. Biri bitip öteki başlıyor.
Gence sevgiyle bakıp;
- Evlâdım dert etme onları. Allahü teâlâ bize öyle bir nîmet verdi ki, dünyanın bütün sıkıntıları bize gelse, yine de bu nîmet yanında hiç kalır, buyurdu.
Ve izah etti:
- Hani insanın alnına bir sinek konar ya, elini kaldırsan uçup gider.
- Evet efendim,
- İşte bütün dünyanın sıkıntıları, o sinek gibidir aynen. Kavuştuğumuz îmân nîmeti yanında bu böyledir.
www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

