"Evlenmek için dünyâlık şart değil ki!.."

A -
A +

Alaaddîn-i Attâr hazretlerinin babası, çok “zengin” biriydi Buhâra'da. Öldüğünde çok mal ve para bırakmıştı.

 

Ama Alaaddîn, hiçbir şey almadı o mallardan.

 

Gidip Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine talebe oldu.

 

Ne yorganı vardı odacığında, ne de yatağı.

 

O, bütün dikkatini derslerine vermişti.

 

Hocası, onun kalbindeki cevheri gördü. Ve hanımına;

 

“Kızımız büluğa erince, haber ver” buyurdu.

 

Haber alınca Alâeddîn'in odasına gitti doğruca.

 

O an Alaaddîn, bir hasırın üstünde ders çalışıyordu.

 

Hocasını görünce, fırladı ayağa.

 

Mübârek içeri girip, etrâfa şöyle bir baktı. Bir kırık testisi vardı odanın köşesinde. Bir de tuğlası.

 

Ona buyurdu ki:

 

“Sana bir teklîfim var”

 

“Buyurun hocam, emredin.”

 

“Kabul edersen, seni kızımla evlendirmek istiyorum, ne dersin?”

 

Alaaddîn şaşırdı!

 

Ve cevâben;

 

“Bu, bana çok büyük bir lütuf olur, ancak hiç dünyâlığım yok efendim” diye arz etti.

 

Hacası da;

 

“Biliyorum evlâdım, ama evlenmek için dünyâlık şart değil ki. Rızkınıza gelince, Allahü teâlâ rızka kefîldir” buyurdu.

 

Ve düğünleri olup evlendiler.

 

 

 

Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...