Balıkesir erenlerinden Yürek Dede zamânında bir genç, elinde sazıyla köy köy dolaşır, saz çalıp eğlendirirdi insanları.
Bir gün bu büyük zât ile karşılaştı...
Onu görünce heybetinden korktu!
Ve sazını sakladı eteğine. Kendisini azarlayacağını sandı. Lâkin mübârek azarlamadı...
Hattâ şefkatle;
“Ey genç! Seni sevdim. Bize gel oturup konuşalım, sohbet ederiz” buyurdu.
Bu iltifat karşısında şaşırdı delikanlı!
“Peki efendim” dedi.
Ve o gün katıldı sohbete.
Konuşmalardan büyük zevk aldı.
Ayrılırken de;
“Efendim, izniniz olursa her gün sohbetinize gelmek istiyorum” dedi.
Buyurdu ki:
“Tabii, her gün bekliyorum."
“Ama bir şartım var hocam.”
“Hayrola, neymiş şartın?”
“Saz çalmama izin vereceksiniz.”
“Pekâlâ” buyurdu.
Ardından sordu:
“İyi de, neden bu şartı koşuyorsun evlâdım?”
“Çünkü öyle alışmışım ki, vazgeçmem imkânsız”
Buyurdu ki:
“Peki, çal çalabilirsen!”
Genç ayrılıp eve geldi.
Ancak tamâmen değişmişti kalbi.
Eve gelince ilk işi sazı kırmak oldu.
Zîra “saz” tutkusu gitmişti kalbinden.
Hattâ saza olan sevgisi, nefrete dönüşmüştü bir anda...
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...