İmâm-ı âzam Ebû Hanîfe hazretleri, geçim için kumaş ticâreti yapardı.
Kolaylık gösterirdi müşteriye.
Bir kadın geldi dükkânına.
Gâyet fakîrdi.
Bir elbiseyi gösterip;
“Şu elbiseyi bana şu fiyâta ver” diye ricâ etti.
Hazret-i İmâm baktı.
Ve buyurdu ki:
“Para verme, al götür.”
Kadının suratı asıldı.
Ve hazret-i İmâma dönüp;
“Benimle alay mı ediyorsun?” dedi
Büyük İmâm;
“Hayır bacım, estağfirullah, hediyem olsun. Al götür, giydikçe bana duâ edersin” buyurdu.
Kadın mahcup oldu.
Ve elbiseyi alıp çıktı.
Giderken duâ ediyordu İmâm-ı âzam hazretlerine...
● ● ●
İmâm-ı âzam hazretleri, mal satın alırken de titiz davranıyordu.
Bir gün tüccarın biri, bir parti mal getirdi Hazret-i İmâma.
Kıymetli kumaşlardı bunlar.
Büyük İmâm sordu:
“Metresi ne kadar bunun?”
Tüccar;
“Şu kadar” dedi.
Ancak fiyât düşük geldi İmâm hazretlerine.
Buyurdu ki:
“Bu mal için, bu fiyât çok ucuz. Ya bunu geri götür. Ya da pahalıya sat.”
Tüccar şaşırdı!
Aklı almadı bunu.
Hazret-i İmâm;
“Bizim dînimizde aldanmak olmadığı gibi aldatmak da yoktur” buyurdu.