Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin yanına, Hristiyan ve Yahûdîlerden bir grup insan geldi.
Onları îmâna dâvet etti.
Ancak kabul etmediler.
O vakit açtı ellerini, “Yâ Rabbî! Bunlara hidâyet ver de cehennemde yanmasınlar” diye duâ etti...
Az sonra önünde diz çöküp Kelime-i şehâdeti söylediler.
Dahası, eliyle meshetti yüzlerini.
O anda “perde kalktı” gözlerinden.
Keşf kerâmet sâhibi oluverdiler bir anda.
Birbirlerine bakıp “Sahi biz nasıl îmân ettik?” dediler.
Büyük velî onlara;
“Hidâyet Allah'tandır kardeşlerim. Biz sâdece duâ ettik” buyurdu.
● ● ●
Bu zât sevdiği bir gence "Ölüme hazırlan!" buyurdu.
Genç cevâben;
"Ben henüz gencim efendim" dedi.
Büyük velî;
"Evet gençsin, ama ecel genç ihtiyar tanımıyor ki, evlâdım" buyurdu.
Genç sordu hemen:
"Ölebilir miyim yâni?"
"Elbette evlâdım! Unutma, gençken ölenlerin sayısı, yaşlanıp da ölenlerden daha fazladır.”
Korkuyla sordu yine:
"Peki, ne yapayım?"
"Dînini öğren ve öğrendiklerinle amel et. Ama hemen başla, yarına bırakma!"
"Neden efendim?"
"Çünkü ölüm âni gelir. Yaşlanınca yaparım diyenlerin çoğu, yaşlılığı görememişlerdir” buyurdu.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...