Hak teâlâ Kur'ânda onu zikreylemiştir, Âlimler, "Ya Peygamber, ya velîdir" demiştir. "Hazret-i Zülkarneyn"in teyzesinin oğluydu, Ve onun ordusunun baş komutanı oydu. Yine onun rûhuna, ona mahsûs olarak, Bâzı husûsiyetler vermiştir cenâbı Hak. Şöyle ki, onun rûhu girip "İnsan" şekline, Yetişir darda kalan kimselerin işine. Mûsâ aleyhisselâm, sordu bir gün: (Yâ Rabbî! Var mı benden daha çok böyle ilim sâhibi?) (Evet var) buyurunca, sordu yine: (O kimdir?) Buyurdu ki: (O kimse Hızır diye bilinir.) Nerde bulacağını öğrenip daha sonra, Gidip, deniz yanında vâsıl oldu "Hızır"a. "Esselâmü aleyke yâ Hızır!" dedi hemen, O da, (Aleykesselâm yâ Mûsâ) dedi aynen. Hayret edip sordu ki, ona Mûsâ Peygamber: (Sen, Mûsâ olduğumu nereden aldın haber?) Hızır aleyhisselâm dedi ki: (Beni sana, Bildiren, seni dahî bildirdi işte bana.) Mûsâ Nebî buyurdu: (Yâ Hızır, iznin ile, Birlikte bulunmağı isterim az seninle. Bundan da, asıl gâyem şu ki benim yâ Hızır, İlminden, bana dahî öğretesin bâzı sır.) O dedi ki: (Yâ Mûsâ, bende bir ilim var ki, Bilemiyebilirsin sen onu tabii ki. Ve lâkin sende olan ilmi de bilmez Hızır, Sen benimle olunca, edemezsin hiç sabır.) Mûsâ aleyhisselâm buyurdu ki o zaman: (İnşallah bulacaksın beni sabırlılardan.) Hızır dedi: (Yâ Mûsâ, gel benimle ve lâkin, Bir şey sormıyacaksın yaptığım işler için.) Bu şartla başladılar birlikte gezintiye, Bir müddet yol yürüyüp, bindiler bir gemiye. İyi tanıdığından "Hızır"ı gemiciler, Onları, bilâ ücret gemiye bindirdiler. Böyle gemi içinde ederken yola devâm, Hasar verdi gemiye, Hızır aleyhisselâm. Mûsâ Peygamber ise, çok şaşırdı bu hâle, Hemen onun işine eyledi müdâhale. Dedi: (Bizi ücretsiz bindirdi bu insanlar, Sen onların malına yaparsın böyle hasar.) Hızır dedi: (Ya Mûsâ, ben sana demiştim ya, Sabır gösteremezsin benim ile olmaya.) Mûsâ aleyhisselâm buyurdu: (Doğru, evet, Lâkin dalgınlığımdan oldu bu muhâlefet.) Bu özrü kabûl edip Hızır aleyhisselâm, Yine "Mûsâ Nebî"yle o yola etti devâm.