Alaaddîn Alî Esved Karahisârî, gençliğinde ilim öğrenmek için pek çok meşakkate katlandı.
Kitaplarını sırtında taşırdı.
Biri ona sordu ki:
“İlim için bir oraya bir buraya koşup durursunuz. Bu daha ne vakte kadar devam edecek?”
Cevâbı iki kelimeydi.
“Mezara kadar” dedi.
Ardından ekledi:
“Peygamber Efendimiz (Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz) buyuruyor.”
● ● ●
Vaaz ve derslerinde dâima kitâba bakar, dînî suâllere kitâba bakmadan cevap vermezdi.
Bir sevdiği;
“Hocam, derslerde hep kitâba bakıp söyler ve dînî suâllere kitâba bakmadan cevap vermezsiniz. Hâlbuki bunlar, bilmediğiniz şeyler değil” dedi.
Cevâben buyurdu ki:
“Evet, bildiğim şeyler ama İslâmiyet nakil dînidir. Bize nasıl gelmişse aynısını nakleder, kendimizden bir şey eklemekten Allaha sığınırız.”
O sordu ki:
“Bu, çok mu tehlikeli hocam?”
“Elbette, dînî konularda kafasına göre konuşup yazan, âhirette pişmân olacak” dedi.
Ve ilâve etti:
“Keşke kalemlerimiz ateş olsaydı da onlara dokunmasaydık diyeceklerdir.”