Tâbiînden Muttarif bin Abdullah hazretleri, sohbetlerinde, ehil olmadığı halde, dînî mevzûlarda konuşan yâhut yazı ve kitap yazan kimselere nasîhat ederdi. Bir gün de; "Kıyâmet günü bâzı insanlar, dünyâda iken yazdıkları şeyler için pişmân olup; Âh! Keşke kalemlerimiz ateş olsaydı da bunları yazamaz olsaydık, derler" buyurdu. *** Yine bir gün; Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini naklederek bir şey anlatıyordu ki, cemaatten biri; "Bize yalnız Kur'ân'dan söyleyin!" deyiverdi. Mübârek üzüldü. O kişiye dönüp; "Biz de zâten kendisine vahiy gelen ve murâd-ı ilâhîye tam vâkıf olan hazret-i Peygamberin sözlerini naklederek, Kur'ân-ı kerîm'den bahsediyoruz" buyurdu. *** Arafat'ta vakfeye durmuştu. Ellerini kaldırıp; "Yâ Rabbî! Bu kullarının duâlarını, benim günahlarım sebebiyle reddetme, kabûl et!" diye yalvardı. Halbuki o insanlar, bilhassa Onu vesîle ederek duâ ederlerdi. *** Yine bir Cumâ günü, kuşlar cıvıldayınca, yanındakilere; "Bu kuşlar ne diyor?" diye sordu. "Bilmiyoruz" dediler. Bunun üzerine; "Bu kuşlar; Duâların ve tövbelerin kabul olunduğu bu mübârek güne selâm olsun! diyorlar" buyurdu... > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com