Mahşer sıkıntısı

A -
A +

Mahşerin sıkıntısı dayanılmaz hâl alınca, ehli mahşer Âdem Nebî'ye başvururlar.Yanına varırlar. Ve kendisine; "Ey babamız! Sen Peygamberlerin ilkisin. Hâlimiz pek fenâdır. Ne olur bize şefâat et ki, hesâbımız başlasın" diye yalvarırlar. Âdem Nebî dinler. Kendini geri çekip; "Siz Nûh Peygambere gidin!" buyurur. Mahşer halkı Nuh Nebî'ye giderler. Selâm verirler. Ve kendisine; "Yâ Nuh! Ne olur, sen bize şefâat et ki, Rabbimiz hesâbımıza baksın" derler. O da geri çekilir. Ehl-i mahşere; "Siz İbrâhim Peygambere gidin!" buyurur. Onlar, yine bin sene müşâvere edip, İbrâhim Peygambere varırlar. Selâm verirler. Ve kendisine; "Yâ İbrâhim! Sen Allahın dostu'sun. Bize şefâat et ki, hesâp başlasın" derler. O da özür diler. Ve o gelenlere; "Siz Mûsâ Peygambere gidin!" der. Ehl-i mahşer, bir ümitle Mûsâ Nebî'ye varır ve şefâat etmesi için yalvarırlar. O da yapamam der. Onlardan özür diler. "Siz Îsâ Nebî'ye gidin! buyurur. Bu defâ hazret-i Îsâ'ya varıp yalvarırlar. Ancak O da kendini geri çeker. Özür diler. Ve onlara; "Siz Hâtem-ül enbiyâ'ya gidin. Çünkü Peygamberlerin en üstünü Odur. Ümîd ederim ki, O şefâat eder, buyurur. Sevinirler. Ümitlenirler. Ve hemen huzûruna varıp; "Yâ Muhammed! Senden başka gidecek kimsemiz kalmadı. Ne olur, sen şefâat et ki, hesâbımız başlasın. Hak teâlâ ne hüküm verirse râzıyız" diye yalvarırlar. (Devamı yarın) > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com