Abdülhakîm Hüseynî, Anadoluda yaşıyan bir Allah dostudur.
Sevenleri, bir gün bu zâta;
“Efendim, filân hoca aleyhinizde konuşuyor” dediler.
Cevâben:
“Onun bu düşmanlığı, dostluğa dönüşecek” buyurdu.
O anda kapısı çalındı bu zâtın.
Açınca, o hocayı gördü eşikte.
Ağlıyordu!
Mübârek zât, ona buyurdu ki:
“Murâdınız neyse söyleyin!”
O, edeple arz etti ki:
Efendim, dün gece, kendi kendime; “Yâ Rabbî, yıllardır Habîbinin hadîs-i şerîflerini okutuyorum ama mübârek cemâlini hiç görmedim. Acabâ ne kusûrum var?” diye düşündüm.
O ara uyumuşum.
Rüyâda bana;
“Resûlullah sana kırgın. Çünkü sen, Onun sevdiklerini sevmiyorsun” dediler.
O ara sizi gördüm.
Efendimizin yanında idiniz.
Sizi görüyordum.
Ama Resûlullahı göremiyordum.
Ne olur beni affedin, dedi.
Mübârek zât, buyurdu ki:
“Murâdına kavuşacaksın!”
Hoca, sevinçle ayrıldı.
Ertesi sabah tekrar gelip;
“Gördüm, gördüm, rüyâda Resûlullahı gördüm. Bu, tamâmen sizin himmetiniz” dedi.
Ve diz çöktü önünde.