Hindistan’da yetişen velîlerden Emîr Hüsrev Dehlevî hazretleri çocukken, babası elinden tutup, büyük velîlerden Hâce Nizâmeddîn hazretlerine götürdü bir gün.
Tam dergâh önüne gelince “Babacığım, siz girin” dedi.
Ve yanık çocuk sesiyle şu beyitleri okudu kapı önünde;
Âşık Hüsrev, kapınızdadır.
İçeri girmeye izin var mıdır?
İzniniz olursa, girer içeri.
Yoksa ağlayarak dönecek geri.
Nizâmeddîn Evliyâ hazretleri, bu sesi işitip hizmetçisine;
“Kapıdaki âşığı içeri al!” buyurdu.
Koşup, kapıyı açtı hizmetçi.
Emîr Hüsrev edeple içeri girdi.
Ve büyük velînin elini öpüp, oturdu huzûrunda. O gün girdiği kapıdan “evliyâ” olarak çıktı...
● ● ●
Bir gün bu zâta; "İbâdetlerin en mühimi nedir efendim?" diye sordular.
Cevâbında;
"En mühim ibâdet; bütün ibâdetleri kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran, namazdır" buyurdu.
● ● ●
Bir gün de buyurdu ki:
“Namazı doğru kılmakla şereflenen bir kimse, çirkin şeyler yapmaktan korunmuş olur. Âyet-i kerîmede meâlen (Doğru kılınan namaz, insanı kötülüklerden herhâlde uzaklaştırır) buyuruldu.”