Büyük velî Ebül Feth-i Serahsî hazretlerine, bir gün bâzı sevdikleri “Bize hocanızdan bahseder misiniz?” dediler.
Şöyle anlattı:
“Hocam, sıkıntılara sabreder, hiç şikâyet etmezdi.
Hak teâlâ, onun her bir isteğini ânında yaratırdı.”
Dinleyenler;
“Bir misâl verseniz efendim” dediler.
Şöyle anlattı:
Evimizin önünde bir dut ağacı vardı...
Mevsimi gelince dut yaprağı toplardım o ağaçtan.
Bir gün yine ağaca çıkmış, yaprak topluyordum ki, hocamı, ağacın altında gördüm.
Ne zaman geldiğini fark etmemişim.
Mübârek hocam, aşk-ı İlâhî tesiriyle etrâfındakileri görmezdi.
Beni de fark etmedi o gün.
Ellerini kaldırıp;
“Yâ Rabbî! Biraz akçeye ihtiyâcım var. Ama bunu senden gayri kimseye söyleyemem” dedi.
O anda koca ağaç ‘altın’ oldu.
Kökünden yaprağına kadar.
Ama hiç şaşırmadım.
Zîra bu hâller hocam için, normal şeylerdi.
Hocam bunu görünce;
“Yâ İlâhî!.. Ne çok kerem sâhibisin, ben az bir şey istemiştim” dedi.
Mahcup hâli vardı.
Baktım, ayrılıp gitti...
O ayrılınca, ağaç eski hâline döndü yine.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...