Beşiktaş, derbide motivasyon olarak F.Bahçe'den çok daha iyiydi. Gerçi maçın ikinci yarısında F.Bahçe, özellikle ilk dakikalarda etkili göründüyse de siyah-beyazlılar inanılmaz bir kondisyon ve düşünceyle rakibini binlerce F.Bahçeli taraftar önünde hiç durmadan sıkıştırdı. Tigana'nın taktik anlayışını uygulamada ise Daum'dan çok daha etkili oldu. "Karşılaşma derbi maçı belli olmaz" anlayışının tipik örneğini verdi. Ligde bugüne kadar sürekli eleştirdiğimiz Beşiktaşlı futbolcuların derbi anlayışındaki üstünlük şaşılacak kadar yüksekti. Beşiktaş kötü giden talihini bu karşılaşmada yok etmek istedi. Son dakikalara kadar bunu da başarıyla sürdürdü. Şimdi bu maç için şöyle oynadı, böyle oynadı demek asla doğru olmaz. Adeta ve özellikle Beşiktaş derbi uğurunu yaşarken, F.Bahçe klasik futbol anlayışıyla maçı sürdürdü. Öyle gözüktü ki, futbolun çeşitli unsurlarından teknik ve taktik anlayışla, motivasyon savaşı Beşiktaş'ın lehine oldu. F.Bahçeli futbolcuların, özellikle de yabancıların oyun alanı içinde futbol anlayışlarının sadece kişisel becerilerini değerlendirmek olarak gördük maçı. F.Bahçe'nin golleri her zaman olduğu gibi Alex'in duran toplarından gelirken, Beşiktaş'ın golleri ise oyun anlayışının sonucundan kaynaklandı. Bir tek Beşiktaşlı taraftarın izleme şansı olmadığı karşılaşmada, Beşiktaş takımının oyuna çıkarken taşıdığı "Ruhunuz Yeter" pankartı yukarıda da değindiğimiz gibi siyah-beyazlıların bu maça değişik bir gözle baktığını açıkça gösterdi. Kısaca Beşiktaş bu maçın kahramanı oldu. Eğer kanat ataklarında siyah-beyazlılar biraz daha etkili olabilseydi, F.Bahçe karşısında bir fark bile gelebilirdi. F.Bahçe'nin yediği ikinci golde ise adeta bir mahalle takımı görüntüsündeydi. Selçuk Dereli, özellikle ilk yarıda çok bocaladı. Önce F.Bahçe seyircisinin etkisinde kaldı, sonra da bunu telafi etmek için sürekli Beşiktaş lehine düdük çaldı. Ve bir derbi daha beklendiği gibi oldu. Beşiktaş'ı kutluyorum.