Gittikçe materyalizme gömülen, çıkar hesaplarının ön plâna çıktığı dünyamızda, en büyük kayıp; sevgideki, gönül zenginliğindeki azalmadır. Parasız, işsiz, sıkıntılı bir hayata bile, "sevgi" sayesinde tahammül etmek, çok daha kolaydır. Zira, dertler paylaşarak azalır, mutluluklar ise artar. Nitekim, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizine rağmen, Türkiye'de hâlâ huzur ve düzen hakim ise; bunda en büyük pay, Devlete duyulan sevgi ve saygı ile, birbirimize duyduğumuz sevgi ve dayanışmadır. Her ailenin içinde, her sokakta ve mahallede, her köy ve kasabada (Batı'nın imrendiği ve devamını gönülden dilediğimiz) çok ciddi boyutlarda sevgi ve dayanışma düzeni hakimdir. Lokmaların paylaşılması hasletimiz devam etmektedir. Cenab-ı Hak, biz insanlara, kâinatın en geniş, en değerli hediyesini ve kaynağını lütfetmiştir: Kalp ve Sevgi. Kalbimize herşeyi, herkesi sığdırmamız mümkündür. Yine de çok boş yer kalır. Daha daha dolmak ister. Yeter ki, burayı doldurmayı düşünelim, kapılarını ardına kadar açık tutalım. Sevgi, tüm kapıları açabilecek, sihirli bir anahtardır. Yeter ki kullanmasını bilelim. Bu sihirli formülü, tükenmez enerjiyi, ihmal etmeyelim. Yönetim bilimi ile ilgilenenler; aktüaliteyi takip edenler; artık otoriter ve karizmatik liderlik dönemlerinin ve yönetim tarzlarının sona erdiğini; katılımcı yönetimin, paylaşımcı kararların, sevgi ve dayanışmaya istinad eden ekip çalışmalarının hakim duruma geçtiğini; hatırlayacaklardır. Başarıda, eğitimin/teknolojinin/çok çalışmanın rolü elbette önemlidir. Ancak, sevgi, güven, inanç ve cesaret olmazsa, başarıya ulaşmak çok güçtür. Benzini olmayan son model araç gbi ortada kalınır. Zira, asıl enerji kaynağından mahrum kalınmıştır. İnsanoğlu, daha doğmadan, sevgiye ihtiyaç duymaktadır. Anne karnında göreceği sevgi dalgaları, anne ve babanın sevgi dolu sözcükleri, onun şahsiyetini ve ruhunu olgunlaştırmaktadır. Bırakınız insanoğlunu, (son araştırmalar özellikle ortaya koymuştur ki) hayvanlar ve bitkiler için de sevgi çok önemlidir. Sevgi, kendileri için en büyük besin kaynağıdır. Sevgiyle yaklaşılan, tatlı sözlerle hitap edilen çiçekler, daha bir canlı olmakta, gelişmektedir. En vahşi diye nitelendirdiğimiz hayvanların bile aile hayatları incelenince, aile içindeki sevginin, özellikle yavrulara karşı gösterilen davranışların ne kadar önem arzettiği tesbit edilmektedir. Velhasıl, çevremize bakınca, her yerde sevginin varlığını ve önemini idrak ederiz. En önemlisi, bizi yaratan Cenab-ı Hakkın, (bunca günahımıza, isyanımıza, nankörlüklerimize rağmen) lütfettiği nimetler, ihsanlar, ayrı ayrı birer sevgi ve lütuf örneği değil midir? Rahman ve Rahim sıfatlarının lütfuna mazhar olduğumuz Cenab-ı Hak, Nur'undan, (Sevgi, Merhamet, Cömertlik, Sabır, Tevazu, Hoşgörü, vb. tüm hasletlerin en güzel örneği olan) Sevgili ve Şerefli Peygamber Efendimizi (SAV) yaratmıştır. O'nun Nur'undan da tüm kâinatı yaratmıştır. Demek ki, tüm yaratılışların temelinde, SEVGİ yatmaktadır. Her şey, tüm varlıklar, sadece ve sadece, sevgi denen enerjiden ibarettir. Gördüğümüz ve göremediğimiz herşey, sevginin ayrı birer tezahürüdür. Kâinattaki herşeyin temeli (Kuantum Teorisinin temelinde belirtildiği gibi) bir enerjidir. Yani 'sevgi'dir. Peki, bu açık tabloya ve gerçeklere rağmen; nedir bu kavgaların sebebi? Neyi paylaşamıyoruz? Bu geçici Dünya, kısa ömür için kalp kırmaya, başkalarını mutsuz etmeye, gerek var mıdır? Pozitif enerji varken, niye negatif enerji üretelim? Mutluluk, huzur, gönül zenginliği yerine; niçin huzursuzluğu, cimriliği, kıskançlığı, hasetçiliği tercih edelim? Mezara kim ne götürebilmiştir? Tapuları, çekleri, kefenin cebine koyabilmiştir? Zenginliğin ölçüsü para olamaz. Asıl birim, sevgidir. Nice, zavallı insan vardır ki, cüzdanı dolu, fakat gönlü boştur. Koskoca bir ömür anlamsız hedefler uğruna israf edilmiştir. Gerçeği bulamayanlara çok yazık...