Dünya liderliği

A -
A +

Türkiye'yi tam 50 yıldır AB kapılarında bekleten zihniyet, aynı şeyi olimpiyatlar için de yapmaya devam ediyor. Türkiye tam 20 yıldır olimpiyat rüyasıyla oyalanıyor. Bu defa çok yakındık, çok istiyorduk, çok da hak etmiştik. Ama ön yargıları yine aşamadık...

2 yıldır süren büyük maraton Buenos Aires'te noktalandı. 
2020 olimpiyatlarına aday olan 3 kent İstanbul, Tokyo ve Madrid, olimpiyatları kazanabilmek için son kozlarını dün ortaya koydu. 
İstanbul tarihinde hiç bu kadar olimpiyatları düzenlemeye yakın olmamıştı. Türkiye'yi kazanmaya bu kadar yaklaştıran şey; 5. defa IOC üyelerinin karşısına 'aday şehir' kartıyla çıkması değildi. O şey: ilk defa bu kadar ayakları yere basan projelerle, büyük kararlılık ve samimiyetle bunu istemesiydi. 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün harika bir sunum yaptı. Sunumun şifresi; mevcut problemleri görmezden gelmeden, çözüm odaklı girişimlerin dile getirilmesi ve girişte söylediği gibi "kalpten" konuşmasıydı. 
Olimpiyatlara aday olan kentler yaklaşık 2 yıldır zaten çalışıyorlar. Bu yüzden 100'e yakın IOC üyesinin oylarını son dakikada belirlemesi beklenemezdi. Birçoğu cebinde atacağı oyla birlikte salona girmişti. Ama kararsızları çekebilmek için son birkaç gün gerçekten çok kritikti. 

SORULAR BİZE OY VERENLERDEN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmanın ardından soru-cevap kısmına geçildi. Burada gelen 4-5 sorunun tamamı, oyunu Türkiye'ye verecek üyelerden geldi. Yani aslında soru sormamış, 'pas atmışlardı.' Başbakan Erdoğan da futbol diliyle bunları göğsünde yumuşatmış, kaleye göndermişti. 
Prens Albert'in sorusu bu yönden önemliydi. "Barış" çağrısı yapan Erdoğan, olimpiyatların İstanbul'a verilmesinin dünyaya bu yönde verilmiş bir mesaj olacağını söyledi. Kuveyt Emiri Ahmed El Sabah zaten soru sormadı, açıkça desteğini ilan etti. 

OLİMPİYAT VE SPOR EKONOMİSİ
IOC Başkanı Jaques Rogge, konumu gereği oy kullanamadı. Ama kullanabilseydi İstanbul'a atacaktı. Bunu Başbakan Erdoğan'a bizzat söylemişti. Çünkü olimpiyatların 'Müslüman' bir ülkeye verilmesiyle tarihe geçeceğinin farkındaydı. 
Olimpiyatların bir ülkeye verilmesindeki tek etken, buna yetecek tesisleri yapması, organizasyon yeteneği, tecrübesi değil. Sonrası için de spor ekonomisine getireceği katkı. Yani, spor için kullanılan malzemeler sadece bir çift ayakkabı, eşofman ve birkaç stat-salondan ibaret olamaz. Oralarda kullanılacak elektronik düzen, binlerce alet, araç, gereç ve bunların 'pazarlanma' payıdır etkili olan.
Türkiye, 'çılgın projeler' ve giderek büyüyen ekonomisiyle dünya liderliğine oynamaktadır. İşte bence tam da bu sebepten  dolayı olimpiyatları bir kere daha Türkiye'ye vermediler. Etkinliği ve ekonomisi giderek büyüyen bir Türkiye'yi bir daha kolay kolay dizginleyemeyeceklerinin farkındaydılar. Ama olimpiyatlar olsun, olmasın Türkiye 'Süper Lig'dedir ve zirve hedefi değişmeyecektir. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.