Türkiye, günlerdir yeni açıklanan ve 'Yüzyılın Projesi' olarak adlandırılan konut hamlesini konuşuyor. 81 ilin tamamında sosyal konut yapılacak. İstanbul 115 bin konutla en fazla konutun yapılacağı kent olacak ve bunun 15 bini kiralık olarak ayrılacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un açıklamalarından anlıyoruz ki, çeşitli illerde yapımına başlanmış olan binlerce konut var. Bunların vadedilen 2-2,5 yıllık süreden önce bitirilip teslim edilmesi de planlanıyor.
Tüm yönleriyle baktığımızda devletin sosyal hamlesi. 55 metrekarelik 1+1 için 6 bin 750 liradan, 80 metrekarelik 2+1 için 9.958 liradan başlayan taksitler ve 240 ay vade... Projenin açıklandığı gün gazetemiz ekonomi sayfalarında ifade ettiğimiz gibi; 'aidat öder gibi' ev sahibi olabilecek dar gelirli aileler.
Fakat evi olmayan tüm gençler, emekliler, dezavantajlı kesimler öncelikle kendi şartlarının tutup tutmadığını araştırmaya başladı. En fazla hayal kırıklığını gençlerde gördüm ben geçtiğimiz iki gün içerisinde. Okurlarımızdan biri yazmış: "Benim 3 tane oğlum var. 20, 23 ve 26 yaşlarında. Bir de kızım var ve o henüz 18'in altında. Oğullarım çalışıyor. Emekliyim ama ben de çalışıyorum. Evimize tabii ki 145 bin liranın üzerinde gelir giriyor. Ev kendi evim. Büyük oğlum evlenmek istiyor fakat evi olmayınca bu çok zor. Şu anda hep birlikte yaşıyoruz da ortak giderler sebebiyle geçinebiliyoruz. Şimdi büyük oğlum 30 yaşın altında olduğu için, aile evimizde yaşaması sebebiyle bu sosyal konuta başvuru yapamıyor..."
Ailesiyle yaşayan gençlerden gelen mesajlar aşağı yukarı aynı ana fikir üzerinde dönüyor: "Ailemizle yaşıyoruz çünkü başka bir eve taşınmak imkânsız. Çalışan bir eşim olursa ancak..."
Evet, gençler iki kişi çalıştığında ancak biraz rahatlayabiliyor. Şimdi bu projeyle ev sahibi olmaya kalktığında önlerine bir set çekilmiş oluyor. Ailesiyle yaşarken, başka bir yerde yaşıyormuş gibi gösterme, sahte evlilik yapma, kayıtlı çalıştığı iş yerinde kayıtsızlığa yönelme gibi... Gençlerin yalan beyanına meydan vermeyecek düzenlemelere ihtiyaç var kesinlikle...
Emekliler ise bu emekli maaşıyla hem kira ödeyip hem de ev taksiti ödemenin imkânsızlığından dert yanıyor. "Şartlar tutuyor ama kura çıksa da ödeyemeyiz" diyenler var. Burada -amiyane tabirle- bazı uyanıklar hemen ortaya çıkacaktır. Yani 'ödeyemem' diyen emeklinin kuraya girmesine yardım edecekler. O emekli kurada çıktığında 50-100 bin lira verip elinden almanın yollarına bakacak olan çok sayıda uyanık vardır emekliyi, dar gelirliyi, genci kandırmaya hazırlanan... Bu sebeple benzer yollara tevessül edecek olanların heveslerini kursaklarında bırakacak kararların da hemen alınması gerektiğini düşünüyorum. Belirli bir süre satamama gibi mesela...
Sosyal medya geldi, mertlik bozuldu. İnsanlar sanal bir dünyanın içinde buldu kendini. Olduğundan başka görünmek, yiyip içtiğini herkese göstermek, sırf orada fotoğraf kullanmak için kıyafetler almak, organizasyonlar yapmak moda oldu. Arkasından insanlar yüzlerini beğenmemeye başladı. Önce yüzleri bambaşka gösteren filtreler kullanılmaya başlandı. O kadar çok yayıldı ki filtre kullanmayanlar "filtre yok" yazmaya başladı paylaşımlarına. Sonra ipin ucu kaçtı, her yer filtre doldu. 70 yaşındaki kadınlar 30'unda gösterilmeye, saçı epey seyrek olan erkekler gür saçlı olmaya başladı. Orada gördüğümüz yüzle sokakta karşılaştığımızda şoke olduk ama ona da alıştık. Sonra onunla yetinmedik, o filtrelerdeki gibi olmak istedik. Dudak dolguları, burun ameliyatları, yüz germeler, bilmem ne askıları, enjekte edilen sıvılar ve daha neler neler...
Sonunda sahtenin de sahtesi geldi, hayatımıza yerleşti. Adı yapay zekâ... Yapay zekâ ile yapılan animasyon filmleri görmüştük ama şimdi sanat filmleri bile yapay zekâ algoritmaları ile yapılıyor. "Öyle ise böyle olmalı" gibi matematik hesaplarla yani. Duygu, sanat falan çok gerçekçi de gelmiyor zaten şimdilerde. Bütün bunlar bir yana, reklam filmleri artık yapay yüzlerle çekiliyor. Filmler de hatta... Hani derdik ya, insanın olduğu işleri yapay zekâ bitiremeyecek diye... İnsan yüzü yerine yapay zekâ var işte. Bitirdi bile. Son demleri maalesef.