Adamı böyle 'benzetirler'...

Şule Aydın diye muhalif bir gazeteci var. YouTube kanalında CHP'li trollerin hayatı kendisine nasıl dar ettiğini anlattı.

 

Şöyle dedi Aydın: Erdoğan'ı, Bahçeli'yi eleştirdim ama bir trol saldırısıyla karşı karşıya kalmadım. Muhalefeti eleştirirken Kılıçdaroğlu ekibi ayrı, bilmem kim ekibi ayrı saldırıyor. Böyle bir şey olamaz. Bir de bel altı şekilde, özel hayat vurgusuyla. Fikir tartışamıyorlar. Dünyaya uçkurdan baktıkları için eleştirecek alanları kalmıyor. Eski kanalımda hiç tahmin edemeyeceğiniz, 'Bu kadın kovulsun' diyenleri de köşeye koyarak söylüyorum inanılmazsınız...

 

Benzer serzenişleri daha evvel diğer gazetecilerden de dinledik.

 

Can Ataklı gibi birine İmamoğlu'na "balon patladı" dediği için özür dilettiler. Ağlattılar adamı.

 

Delege pazarlıkları için "Bu kadar ağır bir iddia CHP tarihinde rastlanmamış bir şey. Eğer böyle bir şey varsa, belgeleriyle, bilgileriyle mahkemeye sunulmalı. Yoksa bu tür iddialar partiye zarar verir" şeklinde yumuşak bir eleştiride bulunan muteber CHP'li Fikret Bila'yı mahvettiler.

 

Levent Gültekin'in, "CHP'deki operasyonu CHP'liler ihbar ediyor, iktidar operasyonu yok" dediği için yemediği küfür kalmadı.

 

Yılların Hasan Cemal'ini CHP mitinginde "Özgür Özel Tandoğan’dan haykırıyor, tam bir heyecan fırtınası, gözlerim yaşarıyor" yağlaması bile kurtaramadı! Geçmişte AK Parti'ye destek verdiği için taşlandı. Ne hakaretler edildi... "Belgeli fırıldak" diyeni mi ararsın, "liberal kaşar" diyeni mi?

 

"Truva atı"na benzeteni mi ararsın "Günahlarını CHP ile yıkamak istiyor, kabul etmeyiz" ayarını vereni mi?

 

Barış Yarkadaş'ı geçen hafta canlı yayında tehdit ettiler.

 

Kim bilir daha anlatılamayan, mahalle baskısı sebebiyle sineye çekilen ne örnekler var?

 

Fikir ve basın hürriyeti bakımından sıkıntılıyız. Herkesin her şeyi gördüğü, bildiği ortamda medyanın bazı konularda eleştiri görevini yaptığını söyleyemeyiz. Lakin, kimse bu durumun sorumlusu olarak sadece iktidarı adres göstermesin. CHP çevrelerindeki faşizm hiçbir yerde yok. Üstelik bu ‘vurun yaşatmayın’ tavrı, yıllardır muhalefette kalmış olmanın verdiği acının tezahürü de değil.

 

Takipçilerim bilir, AK Parti'nin yanlışlarını zaman zaman eleştiririm. Ama şimdiye kadar okurlardan hiç benzer tepkiler almadım. Bırakın eleştiriyi, destek gördüm. Meslektaşlarımdan da olumlu dönüşler aldım.

 

Sütun komşum Cem Küçük'ün iktidara yönelik eleştirilerinin benzerini kaç muhalif CHP'ye yapabiliyor? Eminim ona da reaksiyon gelmiyordur.

 

Hasılı, CHP patolojik bir vakadır. Bunu bugünlerde en iyi CHP’yi yıllarca savunanlar test ediyor.

 

 

Bu ne çelişki?

 

 

Sözcü, CHP'nin şaibeli kurultay davası ertelenince ertesi gün "Kayyımla butlanla bu dertleri unutturdular" manşetini attı.

 

Neymiş, CHP'ye yönelik davalar iktidara aparat olmuş, bu vesileyle pahalılık, yoksulluk, işsizlik unutulmuş!

 

Oysa aynı Sözcü, 14 günün 10'unda butlan tartışmalarını, mahkeme kararlarını ve Özgür Özel'in açıklamalarını manşetine taşıdı. Sözcü televizyonu ve HalkTV'yi hiç söylemiyorum. Hem CHP gündeminden çıkamıyor hem gerçek gündemi unutturuyorlar diye bağrışıyorlar! Gel de kafayı yeme!

 

 

Kılıç yarası

 

 

Süresi dolan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, görevi Safi Arpaguş'a devretti.

 

Muhalif kesim "Erbaş'tan kurtulduk" diye arkasından âdeta tef çaldı.

 

Ne olduysa, Erbaş'ın Ayasofya'daki o kılıçlı hutbesinden sonra oldu.

 

Erbaş, o gün bugündür muhalif medyanın hedefindeydi.

 

Hiçbir dönemde bir Diyanet İşleri Başkanı ile bu kadar uğraşılmadı.

 

Hiçbir dönemde Diyanet kurumuna bu kadar itibar suikastı yapılmadı. Haberler abartılarak, köpürtülerek, çarpıtarak verilmedi.

 

Hiçbir dönemde eleştiriler, âyet ve hadislere saldırılara varacak kadar, Batı'da bile örneklerine az rastlanacak İslamofobik söylemelere dönüşmedi.

 

Kimse hatadan münezzeh değil. Din adamları da eleştirilebilir, eleştirilmelidir. Ama bu kadarı çok çok fazlaydı.

 

 

 

Fatih Selek'in önceki yazıları...