BİR MEDYA PANORAMASI Tartışmalar yılı...

Sesli Dinle
A -
A +

Koca bir yılı devirdik.

 

2022 dünyada savaş, Türkiye'de enflasyon yılı oldu.

 

Şubat ayından itibaren iki ay Rusya-Ukrayna savaşını, daha sonra ekseriya marketleri ve zamları konuştuk.

 

Savunmada ve dış politikada güzel gelişmeler oldu.

 

Ama biz ciddi olayları bile magazin havasında tartıştık. Neler konuşmadık ki:

 

* Karın İstanbul’u teslim aldığı sıralarda elçilerle yemek yiyen belediye başkanını ve "O yemeğe gitmeyip de aciz mi görünseydi?" diye onu kurtarmaya çalışan yandaş yazarlarını...

 

* Halkçılık edebiyatı yapan Gürsel Tekin'in haber spikeri Mehtap Özkan'la Çırağan Sarayı'ndaki düğününü...

 

* Ayşenur Arslan'ın, Kıbrıs mücahitlerini "suikastçı" ilan etmesini...

 

* Selçuk Tepeli'nin haber sunarken atarlanıp kameraya doğru su dolu bardak fırlatmasını...

 

* Nagehan Alçı'nın İmamoğlu'nun otobüsüne bindiği için linç edilmesini... Aynı yazarın kamuflaj giyip Ukrayna'da röportaj yapmasını... İTO seçimlerinin ardından "Zafer Kemal Kılıçdaroğlu'nun" diye tweet atıp sonra özür dileyerek silmesini...

 

* CHP'nin "tutuklu gazeteci" diye raporlarda gösterdiği teröristin "ben dağdayım" diye görüntülü açıklama göndermesini...

 

* Cemal Enginyurt'un canlı yayında Latif Şimşek'e saldırmasını...

 

* Doktorların "Uzman çavuş doktor dövdü" diye linç kampanyası başlatmasını, asıl şiddeti uygulayanın doktor olduğunun belirlenmesini... Doktorun daha sonra FETÖ'cü diye meslekten ihraç edilmesini...

 

* Her ay paralel enflasyon rakamları açıklayan ENAG'ın onaylanmamış bir doktora tezi çalışmasının olduğunun ortaya çıkmasını...

 

* Yeni Basın Kanunu ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanının muhalefet kürsüsüne çıkıp düzenlemeyi eleştirmesini...

 

* KPSS'nin sosyal medya dedikoduları yüzünden iptal edilip ÖSYM Başkanının görevden alınmasını...

 

* Gülse Birsel'in 3+1 dairesinde normal bir evin on katı elektrik harcayıp, faturadan şikâyet etmesini...

 

* CHP liderinin ABD'de hamburgerciye diye gidip 8 saat ortalıkta görünmemesini, yanında götürdüğü gazetecilerin tepki göstermesi üzerine olayın ifşa olmasını...

 

Hasılıkelam mevzu çoktu.

 

Muhalefet gazetecileri zamları, iktidar gazetecileri "altılı masa"yı konuştu.

 

Kazananı yoktu, bir iki kişi dışında kaybedeni de... Ama tartışılanı çoktu.

 

Bizim ise kaybımız büyüktü. Genç yaşta aramızdan ayrılan Batuhan Yaşar abi sadece bizim değil Türk basını için büyük bir kayıp oldu.

 

BİR MEDYA PANORAMASI Tartışmalar yılı...

 

BİR YAZARIN ÇIRPINIŞI

 

Bu iş Serbest Fırka'ya döndü

 

 

 

Yıl 1930.

 

Mustafa Kemal'in emriyle Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulur.

 

Atatürk, partinin başına güvendiği, emrinden çıkmayan adamları getirir.

 

Parti başkanı Fethi Okyar, Anadolu'da beklenmedik bir ilgiyle karşılaşır.

 

Devrin gazetecilerinden Zekeriya Sertel bir sohbette Okyar'a "Yarın iktidara gelseniz, iktisadi programınızı gerçekleştirecek adamınız var mı?" diye sorar.

 

Muhatabı bunu hiç düşünmemiştir, şaşırır "Haaaa" der; "Bugün partiye eski bir maliye müfettişi yazılmış. Onu maliye bakanı yapar, programımızı gerçekleştirmesini isteriz!"

 

Okyar programdan filan bahseder ama esasında ne yapacağını kendisi de bilmemektedir.

 

Neticede üç ay sonra maceraya son verilir ve parti bir emirle kapatılır.

 

Maksat "dost düşman kim" ortaya çıkarmak, hem de tek parti diktasına karşı halkta birikmiş gazı almaktır. Görünürdeki sebep ise çok partili hayata geçiş denemesi yapmaktır.

 

BİR MEDYA PANORAMASI Tartışmalar yılı...

 

     ***

 

Habertürk'te Nihal Bengisu Karaca'nın Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ile röportajını okuyunca aklıma bu hadise geldi.

 

Karaca on gün önce "Ben bu seçimde 6’lı masa kimi aday gösterirse o kişiyi destekliyorum. Aydın mesuliyeti gereği de bunu şimdiden ilan ediyorum" diye bir tweet attı.

 

Çok eleştirildi.

 

Çünkü tarafsız olması umulan bir gazeteci açıkça tarafını belli etmiş, kime oy vereceğini söylemekte de bir beis görmemişti. Yetmemiş, "aydın mesuliyeti" filan diye geveleyerek kendini ağırdan satmaya çalışmıştı.

 

Nihal Bengisu Karaca eleştirilerin altında ezilmiş olmalı ki Temel Bey'in kapısını çalmış.

 

Nekahetten çıkan Temel Bey'e ilk olarak "Aday çıkaramadığınız için sabırlar tükeniyor" demiş.

 

Temel Bey de "Seçim zamanı değil, takvim ortaya çıkmış değil. Neden cumhurbaşkanı adayını ilan edecektik? Neden?" diye karşılık vermiş.

 

Saadet lideri mealen "Derdimiz aday değil, sistemi değiştirmek. Program yazıyoruz. Politikamızı uygulamaya söz verecek, dediğim dedik olmayacak, güvenilecek dürüst aday arıyoruz. İsim üzerinde konuşmadık. Ama isim açıklarsak yıpranır. Erdoğan adı zikredilen iki başkanı buldozer gibi ezip geçer" demiş.

 

Plan yok, program yok, aday yok. Tek bir hedef var; Erdoğan'ı yıkmak!..

 

Yani sizin anlayacağınız iş, Serbest Fırka'ya dönmüş.

 

Böylesi trajik bir mülakattan Nihal Bengisu Karaca'nın "Vay başıma... Ben ne yaptım da büyük söz söyledim" diye pişmanlık duyduğunu düşünmemek elde değil.

 

Öyle ki Karaca yazıya başlık bile atamamış, "Masanın adayını konuşma zamanı geldi" demiş. Temel Bey'in böyle bir sözü yok!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.