Medya ve ideolojik sapıklık!

Sesli Dinle
A -
A +

Savcı önüne gelen suç duyurusunu somut veriler varsa işleme koyar. Tarafları dinler, delilleri toplar, iddianamesini hazırlar ve mahkemeye sunar. Ya da yeterli şüphe görmediyse takipsizlik kararı verir. Davanın açılıp açılmaması mahkemenin sorumluluğundadır.

 

Suç işlediği söylenen kişi savcılık safhasına kadar 'zanlı'dır. Dava açılırsa 'sanık', ceza alırsa da 'hükümlü' olur.

 

Kişi hüküm verilinceye kadar masumiyet karinesi gereği suçsuz sayılır.

 

               ***

 

Suç duyurusundan kararın kesinleşmesine kadar bütün safhalar hukukçuların olduğu kadar gazetecilerin de çalışma alanına girer. Gazeteci haberleriyle davaya katkı sunabileceği gibi yargılamayı olumsuz da etkileyebilir. Yazılan her satırın, atılan her başlığın bir mesuliyeti vardır. Gazetecinin terazisi vicdanıdır. Toplumun vicdanı da gazetecidir. Gazeteci mağdurun, güçsüzün, düşkünün, ötekinin yanındadır. Gazeteci yargılaması bitmeden kimseyi suçlu ilan edemez. Kirli hesapların içine giremez.

 

               ***

 

Türkiye, geçen hafta büyük öfke oluşturan bir hadiseyi konuştu. Sol tandanslı bir gazetenin iddianame üzerinden yazdığı haber büyük infial uyandırdı. İddiaya göre, 6 yaşındaki bir çocuk kendisinden 23 yaş büyük bir kişiyle evlendirilmişti. Haberi çarpıcı kılan özelliklerden biri de hadisenin taraflarının tanınmış bir cemaatin tanınmış bir üyesi olmasıydı. Ortada vicdanları kanatan, kahredici, kan dondurucu bir iddia (vaka) vardı. Kayıtsız kalınamazdı. Nitekim her kesimden tepki gördü.

 

Ne var ki, dinle dindarla mücadeleyi iş edinmiş, maksatları mağduru korumak değil adi vakalar üzerinden ideoloji devşirmek, tahkir etmek, operasyon yapmak, baskı uygulamak olan bazı kesimler rezaleti her zaman olduğu gibi bütün dinî yapılara yamamaya kalktı. Belediye gidip şov için vakıf mühürledi.

 

Daha evvel bir başka vakıfta münferit bir rezalet yaşanmıştı. Aynı kesim bütün dinî vakıf ve kurumları tecavüzcü ilan etti.

 

Kusura bakmayın bunun adı, ideolojik sapıklık!.. Dini kullanarak alçakça işler yapıp dine ve dindarlara zarar verenlerle bu münferit olayları dinle hesaplaşma aracı yapanlar arasında fark yok.

 

 

 

Medya ve ideolojik sapıklık!

 

Vah vah!

 

 

Ignacy Jan Paderewski, Polonya'nın en ünlü bestekârlarından biridir. Ömrü piyano başında geçer.

 

Polonya 1910'da bağımsızlık savaşına girişince o da ABD turnesine çıkıp destek arar.

 

Polonya bağımsızlık elde edince de halkı, onu başbakanlığa taşır.

 

Savaş bitiminde Paris Barış Konferansında katılır. Paderewski'yi sanatçı kimliğiyle tanıyan bir yabancı diplomat, kendisini görünce çok şaşırır.

 

"Sir Paderewski, burada ne arıyorsunuz?" diye sorar.

 

O da, başbakan ve dışişleri bakanı olarak ülkesini temsil ettiğini söyler.

 

Diplomat şaşırarak "Ya, vah, vah" der, "Ne oldu da bu duruma düştünüz?"

 

Time dergisi Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky'yi "yılın kişisi" seçip kapağına taşıdığını görünce aklıma Paderewski geldi.

 

Zelensky, ekranlarda dans edip televizyon şovu yaparken kendini başkanlık koltuğunda ve akabinde savaşın içinde buldu.

 

Ukrayna, bir yılda 100 bin askerini kaybetti. Ordusunun yarısı gitti. Şovmen ülkesini bitirdi.

 

Ukraynalılar şimdi o diplomat gibi "Ne oldu da bu duruma düştük?" diye soruyor mudur bilemiyorum!..

 

 

Camdaki Kız, Bakan Bilgin

 

 

EYT tartışması sürüyor. Gözler Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'de. Tam bu iş oldu derken, 48-50 yaş sınırı filan dillendirilmeye başlandı.

 

Perşembe akşamı Bakan Bey'in saat 19.00 gibi Meclis'te yapacağı konuşmaya kilitlendik. Ellerde kumanda beklemeye başladık. Fakat bir türlü çıkmadı. Ta ki saat 23.30'a kadar.

 

Evdekiler "Camdaki Kız"ı izliyordu. Bildirim gelince hemen müsaade isteyip Bakan'ı açtım.

 

Bilgin yorgun kanlı gözlerle, babacan bir tavırla irad-ı nutk eyledi. Fakat o yaş düğümünü çözmedi. Yine sır vermedi.

 

Camdaki Kız'daki Nalan'ın boşanma kararı alması bizim evde Bilgin'in açıklamalarından daha büyük etki yaptı. Bilgin'den daha cesur açıklamalar bekliyoruz.

 

 

"Akıllı" anket

 

 

Sosyal medya fırtınasına rağmen Türk izleyici televizyondan vazgeçmedi.

 

Aksine pandemi televizyonları daha da kıymetlendirdi.

 

Cihazlar artık akıllı. Kim hangi kanalı izliyor anında görülebiliyor.

 

Fakat reytingler hâlâ klasik yöntemlerle ölçülüyor!..

 

Geçen Türkiye çapında 577 bin 667 akıllı televizyondan gerçek zamanlı veri analizi yapılarak bir araştırma yürütülmüş.

 

Liderler hangi kanalda ne kadar izlendi, hangi konuları daha çok ilgi gördü belirlenmiş.

 

Sonuçlar şaşırtıcı geldi. Bir siyasi kişilik bir kanalda izlenirken diğerinde ilgi görmüyor.

 

Dijitalleşme siyasiler için bulunmaz imkân.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.