CHP medyasına acıyorum. Sürekli birilerine yolsuzluk suçlamasında bulunuyorlar ama İstanbul'da CHP'li belediyelerde ayyuka çıkan yolsuzlukların üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bir misal vereyim.
Soruşturmanın kilit isimlerinden iş adamı Ali Nuhoğlu geçen hafta itirafçı oldu. İfadesine göre İSKİ'den ihaleler alan Nuhoğlu, 2021'de 500 milyon liralık hak edişini tahsil edemiyor.
İmamoğlu'nun adamları devreye giriyor, "Sen Emirgân'daki villaları İmamoğlu'na sat, sana İSKİ'den ödeme çıkaralım" diyorlar. O da kabul ediyor. Daha doğrusu kabul etmek durumunda kalıyor.
İki villayı 48 milyon lira karşılığında paravan şirket üzerinden "İmamoğlu İnşaat"a devrediyor. Bir de cebinden tadilat yaptırıyor ki o da 15 milyon lira tutuyor.
Ardından İmamoğlu, villaların bitişiğindeki arsayı da İBB bütçesinden 156 milyon TL’ye kamulaştırıyor.
İmamoğlu, mal varlığını beyan ederken villaları saklıyor. İş ortaya çıkınca da 'şirketin adına kayıtlı' bahanesini uyduruyor. Böylece haksız alışveriş 2024 yılında deşifre oluyor.
Panikle 87 milyon liralık göstermelik yeni bir mukavele yapıyorlar. Güya fiyatını artırıyorlar.
Nuhoğlu ilk ifadesinde 87 milyon liralık sözleşmenin kur farkından dolayı yapıldığını söylemişti. Geçen haftaki itirafında ise "Formalitedendi. Cari borç tanımı altında ibare eklediler" dedi.
Sözcü gazetesinde, konuya dair bir haber vardı. Haber şöyleydi:
"İktidar yanlısı medyanın manşete taşıdığı itiraf matematiği katletti: 500 milyon lira almak için 1,5 milyar liralık villa verilir mi?"
Soru, mantıklı gibi görünüyor ama kazın ayağı öyle değil!
Nuhoğlu ifadesinde villaları 4 milyon dolara mal ettiğini söylüyor. İmamoğlu'na satıştaki değeri 6 milyon dolara tekabül ediyor. O günkü parayla İSKİ'den alacağı ise tahminen 80 bin dolar civarında.
Değeri dört yılda sekize katlayan villaların 50 milyon dolar olduğu söyleniyor. Bugünkü parayla 2 milyar lira civarında.
Olay patladığında dolar kuru 30 liraydı. Ve üç villanın ederinin 1,5 milyar olduğu söyleniyordu. Yani herkes burada takılı kaldı.
Sözcü "Akla sığar ticaret değil" diye yazmış ama hiç öyle görünmüyor. O dönem 15 milyon liraya satıldığı söylenen villaların birinin yıllık 6 milyon TL'ye kiraya verildiği ortaya çıkmıştı. Hangi konutun kirası iki yılda değerini bulur ki?
87 milyon liralık ek sözleşme, Ali Nuhoğlu’nun yanında elektrikçi olarak çalışan kişinin İBB'den üç milyarlık ihale alması, konutların güvenliğinin İBB şirketlerince sağlanması, güvenlik kameralarının sökülmesi vs. vs... O kadar çok detay var ki. Hiçbir hesaba uymuyor. Mızrak çuvala sığmıyor!..
Muhalefet medyası öyle kıvranıyor ki...
Mesela yolsuzluk soruşturmalarında adı geçen iş adamları için "Ama AKP döneminde de ihale almış" diye boncuk bulmuş gibi bir savunma tarzları var. Olabilir.
CHP'de bir dönem milletvekilliği yapmış olan Ersin Arıoğlu'nun kurduğu Yapı Merkezi İnşaat, 1915 Çanakkale Köprüsü ve Avrasya Tüneli'ni yapan şirketlerden biri değil miydi?
Önemli olan kimin döneminde ihale aldığı değil hangi suça karıştığı!
Bursa merkezli Olay TV, 2019'da kapanmıştı. 2020 yılında iki tekstilci Cavit Çağlar ve Hüseyin Köksal'ın ortaklığında İstanbul'da yeniden açıldı.
Kanal, iddialı bir kadroyla başladı. Ekran yüzlerinden muhalif bir televizyon olarak konumlanacağı belli oldu. Kanalın başına İBB Basın Müşaviri Süleyman Sarılar getirilmişti zira.
İsmet Berkan "Ekrem İmamoğlu adına hareket eden bir grup, Çağlar’ın, merkezi Bursa’da olan 'Olay TV'sinin yönetimini devralıyor" diye yazdı. İmamoğlu "Herhangi bir maddi desteğimiz olmadı" diye yalanladı.
Sonra ortaklar arasında krizin patladığı, Cavit Çağlar'ın yayınlardan hoşlanmadığı yönünde haberler çıktı. Kanal, bir ay bile dayanamadan yayınlarını durdurdu. Muhalif kesimler iktidarı suçladı...
Geçen hafta öğrendik ki kanalı İmamoğlu kurdurmuş. Hüseyin Köksal'a bir reklam şirketi kurdurulmuş. Bu şirkete İBB'den ihale yağdırılmış ve böylece kanal finanse edilmek istenmiş. Ama proje öyle ya da böyle tutmamış. Olay bundan ibaretmiş.
Fatih Selek'in önceki yazıları...