Antalya Altın Portakal Film Festivali hemen her sene bir siyasi tartışma ile gündeme geliyor.
Organizasyon ya bir yönetmenin ya bir jüri üyesinin yahut çıkıntılık yapan bir ünlünün gölgesinde kalıyor.
Bu sene çekimleri davalık olan "Kanun Hükmü" isimli belgeselin yarışmaya dâhil edilmesi kavgaya yol açtı. İş, festivalin iptaline kadar gitti.
Kimileri "Altın Portakal üç filme sansür uygulandığı için en son 1979 yılında yapılmamıştı" diyerek bugünleri 12 Eylül dönemiyle mukayese etmeye kalktı. Oysa;
BİR: Bir sansürden bahsedilemez. Zira, Kültür Bakanlığı desteğini çekti. Bu, taş koymak değil "Ne hâliniz varsa görün" demek anlamına geliyor.
İKİ: Filme karşı ciddi bir kamuoyu baskısı oluştu. O filmin yayınlanması FETÖ'ye/darbecilere dolaylı destek anlamına geliyordu. Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı alışkanlık hâline getirmiş festivalciler, bu sefer sert kayaya çarptı.
ÜÇ: Biz de gazete olarak tartışmayı yakından takip ettik. Festivale katılan yönetmenlere "yarışmadan çekilin" diye nasıl baskı uygulandığını faş ettik. Ne var ki bazı medya grupları -ki magazin ilaveleri filan çıkarıyorlar- herkesin konuştuğu bir mevzuya kayıtsız kaldı. Hiç şüphe yok bu "Aman Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın" endişesi değil, ideolojik duruştu.
DÖRT: Kavgaya sebep olan filmi kimse izlemedi. İçeriğinde neler var bilinmiyor.
BEŞ: Geçen yıl Emin Alper'in "Kurak Günler" filmi kriz çıkarmıştı. Yönetmenin Kültür Bakanlığı'ndan maddi destek alıp sonra senaryoyu değiştirdiği ve LGBT unsurları eklediği belirlenmişti. Bakanlık, film gösterime girmeye bir hafta kala parayı geri istedi. Bu da filmin yapımcılarına reklam ve seküler mahalleyi harekete geçirmek için bir fırsat oluşturdu. Sonra aynı filme Bakanlığın desteklediği Altın Portakal'da 9 ödül birden verdiler. Âdeta 'yasaklı film' kategorisine sokulan Kurak Günler'i Cannes ve Roma'da ödüllendirdiler.
ALTI: Göreceksiniz "Kanun Hükmü"ne de aynısını yapacak; Avrupa'da ödüle boğacaklar. Onun için filmin yönetmeninin matem değil bayram havası içinde olduğunu kestirmek güç olmasa gerek.
YEDİ: Ev sahibi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, yıl bitmeden yeni bir ekiple festivali tertipleyeceklerini duyurdu. İş işten geçti. Belediye, birilerinin oyuncağı durumuna düştü. Bakanlık ve belediye milyonlarca lira harcadıkları festivale seyirci kalmamalı.
SEKİZ: Festivaller maalesef birilerinin ileri mevzi karakolu gibi. Bakınız bu ideolojik niyetle Adana Altın Koza'ya iktidara yakın medyadan kimse davet edilmedi.
'Tetik' eğitimi
Suikast sonucu öldürülen MİT Eski Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas'ın Uğur Dündar'a silah eğitimi verdiği görüntüleri ortaya çıktı. Uğur Dündar "Kendisiyle poligonda denk geldim. Bunda hiçbir haber değeri göremiyorum. Bir irtibatım olsa bu ortaya çıkmaz mıydı?" diye savunmaya geçti. Soner Yalçın, Hiram Abas'ın hikâyesini "Bay Pipo"da anlatmıştı. Kitaba baktım, Dündar'dan hiç bahsetmemiş. Bu, tanışıklık içinde olmadıkları anlamına gelmez elbet. Ama Uğur Dündar'ın babası emniyetçiydi. "Sarı Osman" lakaplı yüksek dedektifti. Bu ülkede hiçbir şey tesadüf değildir. Uğur Dündar da "Medyanın Hiram Abas'ı"dır...
Bal gibi
Ne vakit bir muhalif kalemşor terör yardakçılığından, hakaretten, devlet sırrını ifşadan vs. tutuklansa "Gazetecilik yargılanamaz" diye bağırıyorlar. Bu sefer "Gezi yargılanamaz" diye çemkirdiler. Gördük, yaşadık, şahit olduk. Bal gibi yargılanır.