Ahmet Burak Kabaklı
Trump'ın öncelikle amacı belli: Netanyahu gibi o da İran'ın nükleer silaha sahip olamayacağını her fırsatta dile getiriyor. Önemli olan, Netanyahu'nun aksine, tercih ettiği seçeneğin, ABD ile İran arasında bir anlaşma olduğunu söylemesi.
İsrail’in geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği saldırılarında İran Genelkurmay Başkanı Bakıri ve Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Selami gibi üst düzey askerî yetkililerin de aralarında olduğu 220’den fazla kişi öldü. İran ise insansız hava araçlarının (İHA) yanı sıra yüzlerce balistik ve hipersonik füze fırlattığı misillemesinde Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa'yı hedef aldı. İsrail'in hava savunma sistemi olan "Demir Kubbe"yi aşan füzeler nedeniyle İsrail'de birçok kişi hayatını kaybetti.
BM kaynaklarına göre İsrail hava savunma sistemlerinin yetersiz kalmasıyla paniğe kapılan İsrailliler, ülkelerinde oluşan kaotik ortam sebebiyle ülkeden kaçış yolları aramaya başladı. İsrail hükûmeti, 13 Haziran'dan beri havalimanlarını ve sınır kapılarını kapalı tutarken, sivil uçakları da yurt dışına göndererek çıkışları engellemeye çalışıyor. Bu gelişmelerin hemen ardından İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev de yabancı uyruklular ve turistler hariç, İsrail vatandaşlarının ülkeden çıkmasını yasaklayan bir kararname yayınladı. Buna karşılık İsrail medyasında Tel Aviv'in boşaltılması yönünde çağrılar artıyor. Çok sayıda İsrailli de deniz yoluyla kaçmaya çalışıyor.
İran İslam Devrim Muhafızları Ordusu, saldırıda kullanılan füzelerden yüzde 90'ının hedeflerine isabet ettiğini duyurdu. İsrail ise birtakım hava üslerinin vurulduğunu ancak "silahların, askerlerin ya da uçakların" hasar almadığını ve hava kuvvetleri operasyonlarının sekteye uğramadığını açıkladı.
İranlı askerî yetkililer ayrıca saldırıda ilk defa hipersonik füzelerin kullanıldığını da açıkladı. İran ordusu, "hipersonik balistik füze" olarak tanımladığı Fettah'ın 1.400 km menzile sahip olduğunu ve saniyede 5 km hızla hareket edebildiğini söylüyor. Fettah'ın hipersonik füze olup olmadığı konusunda tartışmalar var.
Teknik olarak ses hızından beş kat hızlı hareket edebilen tüm füzeler "hipersonik" kabul ediliyor. Bu eşik, yaklaşık saatte 6.200 km'ye denk geliyor. Ancak son dönemlerde özellikle ABD, Rusya ve Çin tarafından geliştirilen "hipersonik füzeler", atmosfere yeniden girdikten sonra hava savunma sistemlerinden kaçmak için manevra yapabiliyor. Bu tarz füzeler, hedeflerine ulaşmak için ileri teknoloji jet motorları içeren manevra araçları kullanıyor. İran'ın bugüne kadar geliştirdiği füzelerde böyle bir teknoloji olup olmadığı şimdiye kadar teyit edilmedi.
ABD merkezli Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nin (CSIS) "Missile Threat" (Füze tehdidi) web sitesine göre Hayber Şekan (Hayber Yıkan), İran'ın üçüncü nesil balistik füzeleri arasında yer alıyor.
İlk olarak 2022'de duyurulan füze, adını 7. yüzyılda Müslümanlar ve Yahudiler arasında Medine yakınındaki Hayber kalesinde yaşanan bir muharebeden alıyor. İran ordusuna göre Hayber Şekan, 1.400 km'yi aşkın bir menzile sahip.
Bu füzeler, İran'ın İsrail'e nisanda düzenlediği saldırıda da kullanıldı. Ancak çoğu, İsrail hava savunma sistemleri tarafından etkisiz hâle getirildi.
Emad ve Kadir füzeleri, İran'ın en uzun menzilli balistik füzesi Şahab-3'ün varyantları olarak kabul ediliyor.
Şahab-3, İran'ın Kuzey Kore'den 1990'larda aldığı No-Dong 1 füzesinden yola çıkarak geliştirdiği düşünülen ve 2003'ten bu yana İran ordusunun envanterinde bulunan bir füze.
İlk kez 2007'de duyurulan Kadir füzesiyse gemisavar görevi görüyor. Füzenin yaklaşık 2.000 km menzile sahip olduğu tahmin ediliyor.
İran tarafından 2015'te duyurulan Emad da gemisavar olarak tanımlanıyor.
İsrail'in hava savunma mimarisinde üç ayrı katman var. En uzak menzilli tehditler Arrow (Ok) sistemi, orta menzilli tehditler Davut'un Sapanı (David's Sling) sistemi ve en yakındaki tehditlerse Demir Kubbe (Iron Dome) sistemi tarafından etkisiz hâle getiriliyor.
Arrow sistemi Arrow-2 ve Arrow-3 adlı iki aşamadan oluşuyor. İsrail Havacılık Endüstrisi (IAI) ve ABD merkezli Boeing tarafından geliştirilen sistem, 2.000 km uzaklıktaki taktik balistik füze tehditlerine karşı koruma sağlıyor. Arrow önleyicileri, İran tarafından fırlatılan ve nükleer başlık taşıma ihtimali de bulunan füzelere karşı tasarlandı.
2000 yılından bu yana kullanılan Arrow-2, parça tesirli başlıklar kullanarak balistik füzeleri yukarı atmosferde etkisiz hâle getiriyor.
2017'de devreye alınan Arrow-3 ise balistik füzeleri tekrar atmosfere girmeden uzayda vuruyor.
İsrail'in hava savunma mimarisinin orta katmanında ise Davut'un Sapanı adlı sistem var. İsrail merkezli Rafael Advanced Defense System ve ABD'li savunma devi Raytheon tarafından ortak geliştirilen sistem, Stunner ve SkyCeptor adlı kinetik önleyici füzeler kullanıyor. 40 km ila 300 km mesafedeki tehditlere karşı kullanılan sistem, balistik füzelerin yanı sıra uçak, SİHA ve seyir füzelerini de hedef alabiliyor.
Demir Kubbe de İsrail hava savunma ağının en çok bilinen ve en kısa menzilli katmanı. Sistem, özellikle Gazze'den ateşlenen güdümsüz roketlere karşı tasarlanan ve zaman içinde geliştirilen bir savunma ağı. İsrail merkezli Rafael Advanced Defense Systems tarafından geliştirilen Demir Kubbe, 2011'de devreye girdi. Şehirleri roket saldırılarından korumak için tasarlanan sistem, azami 70 km uzaklıktaki hedefleri vurabiliyor. Bir hedef tespit edildiğinde, Demir Kubbe'nin fırlatıcıları Tamir adlı önleyici füzeleri hedefe ateşliyor. Tamir, hedefe 10 metre kala infilak ederek tehditleri etkisiz hale getiriyor. Demir Kubbe yıllardır Filistinli gruplar tarafından İsrail'e fırlatılan füzelere karşı kullanılıyor.
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail-İran çatışmasına ilk yorumlarında İsrail saldırılarına tam destek verdi, ardından çatışma söyleminden uzaklaştı sonrasında yeniden destek söylemine geri döndü.
Trump'ın Kanada'daki G-7 zirvesinden ani ayrılışı için Beyaz Saray, Orta Doğu ile ilişkili açıklaması yaptı. Ancak Başkan Trump sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda erken ayrılığın “Ateşkesle ilgisi olmadığını” savundu.
Trump'ın öncelikle amacı belli: Netanyahu gibi o da İran'ın nükleer silaha sahip olamayacağını her fırsatta dile getiriyor. Önemli olan, Netanyahu'nun aksine, tercih ettiği seçeneğin, ABD ile İran arasında bir anlaşma olduğunu söylemesi. Bu yol, aynı zamanda anlaşma yapıcı olarak seçtiği küresel imajına da katkı sağlıyor.
Sözün özü: Orta Doğu’da yaşanan hadiselerin bir an evvel son bulması ve daha fazla kan dökülmemesi devletçe ve milletçe en büyük temennimizdir.
Geniş Açı - Fikir ve tartışmada son yazılar...