Kupa mı fincan mı? Demi iyi mi, açayım mı? Sırta yastık dayayalım mı? Kuru kuruya gitmiyorsa size börekler açayım mı? Bu çırpınışlar boşa. Misafiri mest eden bir ev sahibi olabilmek için tek bilinmesi gereken "Lisan-ı Ayak!"
İçe kapanık: İki ayak neredeyse başparmaklar birbirine değecek şekilde içe dönük. "Cık, yok şekerim; istesem söylemez miyim? Sofrayı kaldırdım da çıktık" tarzı cümleler savursa da ısrar edin. Biraz daha böreğin ucundan alacak, rahatladıkça ve ortama ısındıkça tatlıya yer kalmış mı kalmamış mı bilebilecektir.
Dik: Ayaklar halıyla dik açı yapacak şekilde, ayak parmakları yere temas ederken topuklar oturulan koltuğa dayalı. Bu, misafirin minyon olduğunun alameti olabilir. Hele de koltuk pofuduk, oturdukça içe göçen cins ise misafiriniz oldukça zor durumdadır. Sırtına yastık verin ya da dürümcü taburesine geçmesini teklif edin.
Yarı dik: Topuklar koltuğa eğimli dayalı, bacaklar ritmik sallanmakta. Misafirinizin bir derdi var! Freud bu ayak pozisyonunu, benzer şekilde 'tabanı duvara yarı dik dayalı naylon tuvalet terliklerinin' bilinçaltına işleyişi olarak ele almıştır. Freud, geç olmadan misafire lavabonun yerinin gösterilmesini benimser.
Gizemli: Ayaklar yerle temasta fakat parmaklar içeri kıvrık. Misafir, bir şeyler saklıyor! Çayı sehpadan alırken yere damlatmış, yanındaki saksıdan sardunya fidesi çalmış olabilir. Ancak ayaklar hiç kımıldamıyor, üstelik kişi sürekli konuşarak sizi oyalamaya çalışıyorsa daha geniş düşünmek gerekir. Delik çorap vakası olabilir. Derhal misafirinizi yalnız bırakın! Ona, çorabını ayağıyla boşluk yapacak şekilde çekip, dürüp, parmakların altına saklamasına yetecek kadar zaman tanıyın. Eğer biraz vicdanınız var ise de, önü kapalı bir terlik getirin...
Presli: Ayaklar yerle temasta. Sohbet esnasında aralıklarla ayak parmakları içe kıvrılıp, bir süre bükülü kalıp düzleşiyor... Misafiriniz aralıklarla yalan söylüyor! Hemen bir örnekle inceleyelim: Misafir şen şakrak havasını atarken küt diye Ösym sorulur. Sendeler ama toparlar; "Şekerim, Zoomoroloji'yi kazandı ama göndermedi bizim bey!" Ayaklara bakın; bırakın laf dinlemeyi ayaklara bakın! Bakın, parmakları içe büktü sıktı bıraktı... Bir daha yapalım; Misafir konuşuyor; "Yavv azizim, dış borçların yüzde sekseni boru çiçeği ihraç açığından kaynaklanıyor." Bakın... "boru çiçeği ihraç açığı" derken parmakları sıktı bıraktı! Bir palavra sıkarken bünye, benzer pres eylemiyle destek almakta. Bunun için de bedenin en uzak ve gözden ırak noktası olan ayakları seçmekte. Yahu, ben bu tezimin bir koşu patentini alayım da geleyim! Müsaadenizle...
Ninem diyor ki; Karanlıkta yapılan iş alacalı olur.