Ufuktaki; TFF seçimleri için hazırlanan dört başkan adayı var.
Mehmet Büyükekşi, Servet Yardımcı, Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu ve Erdal Alkış.
Bunlardan bir kısmı pusuda bekliyor ancak bazıları var ki şaşıyorum...
Mesela UEFA İcra Kurulu Üyesi Servet Yardımcı beyefendi, TFF Başkanlığı’ndan niye gitti ve bugün niye ''Ben adayım'' diye ortaya çıkıyor?
Sözün güzeli “ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”
Açık söyleyeyim... Türk futbolunu yeniden inşa etmek, Yardımcı'ya mı kaldı?
Kimse kusura bakmasın... Servet Beyin özel işleri, birinci dereceden yakınları ile olan ilişkileri kendine bizi ilgilendirmez ama bir önceki görev süresinde futbolumuza ne kattı verdi bunu tartışmak da sormak da hakkımız.
Söyleyin yap boza çevrilen yabancı kuralı, yayın ihalesiyle ilgili gelinen nokta, hakemler gibi önemli konular bugün hâlâ tartışılıyorsa müsebbibi sizce kim?
Sizce, Türk futbolunun son 16 yılında bir şekilde birinci adam, ikinci adam ve de icra kurulu üyesi sıfatlarıyla üst düzey yöneticilik yapan birinin şikayet edilen kokuşmada hiç mi rolü yok?
MHK ve hakemlerimiz, S.O.S. veriyorsa ki veriyor. Bu güven ortamının sarsılması ve erozyonun sorumluları olarak, ''7 yıldır UEFA yöneticisi ve UEFA'nın birinci komitesinin başkanıyım'' diyen ve bugüne kadar hiç bir çıkış yolu göstermeyen Servet Yardımcı'yı kusurlular arasında saymayacak mıyız?
Kıta futbolunda ülkemiz adına gurur vesilesi olan böylesine önemli görevleri icra eden bir futbol adamının tecrübelerini, tartışmak ne haddimize! Ancak fayda açısından o engin bilgileri, TFF yönetimiyle paylaşması gerekmez miydi?
Söyleyin paylaştı mı?
Bu çıkmazın oluşmasında Yardımcı'nın hiç mi ihmali yok?
"Yanlış ne varsa tümünü değiştireceğiz." vaadinde bulunan Yardımcı'ya soruyorum. Elinizdeki sihirli değnekle hangi süreçte ve hangi çözümleri üreteceksiniz?
Açıkladınız mı?
Ah, ah ki ah!
Sahi; TFF başarısızların başarısızlıklarını örtbas etmek için deneme yanılma alanı mı?
Ah, ahh!..
Affedersiniz, bu arada Servet Beye katıldığım bir nokta var, o da şu:
''18 Temmuz seçı̇mı̇, Türk futbolunda aklıselı̇mı̇n, sağduyunun, bı̇lgı̇nı̇n, ı̇letı̇şı̇mı̇n ve ı̇ş bı̇rlı̇ğı̇nı̇n yükseldı̇ğı̇ bı̇r dönemı̇n başlangıcı olması.''
Bu temenninin mevcut futbol ikliminde gerçekleşmesi mümkün mü? Hem de her şeyi sil baştan yaparak, keşke ''evet'' diyebilsem.
Servet Bey ümitli, ''Futbolumuzu bugünlere getı̇ren yanlış ne varsa tümünü değı̇ştı̇receğı̇z. Türk futbolu Avrupa'nın en iyi yönetilen federasyonları arasında tekrar yerini alacak.'' diyor.
İnanın bu sözlere inanmayı ne kadar çok isterdim ki.
Lakin lafla peynir gemisi yol almıyor. Bitmedi...
Ah, keşkem...
Saygıdeğer Servet Başkan bu ülkeye bir iyilik yapmak istiyorsanız, hiç değilse ev sahibi olarak "Dünya Kupası'nı kazandırın, lütfen".