Dînini bilen ve seven ve kayıran mübârek insanların ilmihâl kitaplarını alıp, çoluğuna ve çocuğuna öğretmek, her Müslüman'ın birinci vazifesidir.
Her Müslüman'ın bilmesi ve yapması gereken îmân, fıkıh ve ahlâk bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan kitaplara (İlm-i hâl) kitapları denir. Dînini bilen ve seven ve kayıran mübârek insanların ilm-i hâl kitaplarını alıp, çoluğuna ve çocuğuna öğretmek, her müslümanın birinci vazifesidir. Kendilerine din adamı ismini ve süsünü veren câhil ve sapık bir kimsenin sözlerinden ve yazılarından din öğrenmeğe kalkışmak, kendini Cehenneme atmaktır.
Îmân ve îtikâd aynıdır. Bunları anlatan geniş ve derin ilme (İlm-i kelâm) denir. Kelâm ilmi âlimleri, çok büyük insanlardır ve kelâm kitapları pek çoktur. Bu kitaplara, (Akâid) kitâbı da denir. Amel edilecek, yani kalp ile ve beden ile yapılacak ve sakınılacak şeylere, (Ahkâm-ı İslâmiyye) veya sâdece (İslâmiyet) deriz. Beden ile yapılacak ahkâm-ı İslâmiyeyi bildiren ilme (İlm-i fıkıh) denir. Dört mezhebin kelâm kitapları aynı olup, fıkıh kitapları başka başkadır. Halk için, yani tahsîli olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, fıkıh ve ahlâk bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan kitaplara (İlm-i hâl) kitapları denir.
Kelâm, fıkıh ve ahlâk bilgilerini lüzûmu kadar öğrenmek ve çoluk çocuğuna öğretmek, her Müslüman'a (Farz-ı ayn)dır. Öğrenmeyenler ve çoluk çocuğuna öğretmeyenler büyük günâh işlemiş olur. Cehenneme gider, azap görürler. Bu üç ilmin lüzûmundan fazlasını ve diğer din bilgileri ile fen bilgilerini öğrenmek (Farz-ı kifâye)dir.
Büyük İslam âlimi İmam-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki: (İlimlerin en üstünü, ilmihâl bilgisidir).
(Bezzâziyye) de diyor ki, “Kur’ân-ı kerîmden bir miktar ezberledikten sonra, fıkıh öğrenmek lâzımdır. Çünkü Kur’ân-ı kerîmin hepsini ezberlemek farz-ı kifâyedir. Lâzım olan fıkıh bilgilerini öğrenmek ise, farz-ı ayndır. Yani her Müslüman'a lâzımdır.
Muhammed bin Hasen Şeybânî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyurdu ki: “Her müslümanın harâmları, helâlleri bildiren ikiyüzbin fıkıh bilgisini öğrenmesi lâzımdır. Farzlardan sonra ibâdetlerin en kıymetlisi, ilim ve fıkıh öğrenmektir”.
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: “Her Müslüman'ın ilmihâl öğrenmesinin farz olduğunu fıkıh âlimleri sözbirliği ile bildirdi. Bunun için, karı-kocanın hayız ve nifâs bilgilerini öğrenmeleri lâzımdır. Kocası, hanımına öğretmeli, kendisi bilmiyorsa, bilen kadınlardan öğrenmesi için izin vermelidir. Kocası izin vermeyen kadının, ondan izinsiz gidip bu bilgileri öğrenmesi lâzımdır.”
İmâm-ı Muhammed’e “rahmetullahi aleyh” mütehassıs olduğu tasavvuf bilgisinde niçin bir kitap yazmadığını sorduklarında; (Bu bilgiler ancak, bütün işlerde dîne uymakla, dine uygun alış-veriş yapmakla elde edilebilir. Bunlar da, fıkıh kitaplarından öğrenilir. Alış-veriş ve başka sözleşmeleri yapacak kimsenin bunların sahîh ve helâl olmasının şartlarını öğrenmesi lâzımdır. Bunun için, bu işleri öğrenmek her mükellefe farz-ı ayndır. Bu farzın yerine getirilmesi için, alış-veriş kitabını yazdım) buyurdu.
Hasan Yavaş'ın önceki yazıları...