Bu kurumlar kapsayıcı mı, işgalci mi?..

Sesli Dinle
A -
A +

Geçtiğimiz hafta sonu “Vizyon Projesi” sunumunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekrana taşıdığı danışman kadrosundan “Türkiye’yi bu kadroyla dönüştüreceğiz” dediği isimlerden biri de Türkiye Ermeni’si, Amerikalı ekonomist Daron Acemoğlu.  

 

Konuşmasında “Enflasyonu düşürmek kolay değil, mali politikaları doğru kullanıp tüketiciye olan baskılarını azaltmak lazım. Türkiye’de işsizlik zaten çok büyük bir problem, bunun çok daha büyük bir problem hâline gelmesine izin vermemek lazım" diyen Daron Acemoğlu Türkiye’deki operasyonları  “Kapsayıcı Kurumlar” eliyle yapmayı hayal ediyor.

 

Bu “kapsayıcı kurumlar” hapını yutturmak için Daron Acemoğlu, J. Robinson ile birlikte “Ulusların düşüşü” adlı bir kitap kaleme aldı.(*) Ülkelerdeki “zenginlik ve yoksulluğun inşasındaki” sebepleri açıklarken, yarısı Meksika diğer yarısı ABD yönetiminde kalan Nogales Arizona şehri ile İkinci Dünya Savaşı sonrasında güneyi Birleşik Devletler’e kuzeyi ise Rusya idaresine bırakılan Kore’yi örnek veriyor.

 

Her iki örnekteki sefaletin sebepleri olarak Daron’un basit bir açıklaması var. “Hayata hükmeden ‘Kapsayıcı Ekonomik Kurumlar’ olmadığında onların yerlerini küçük bir kesiminin çıkarları için büyük kesimi sömüren kurumlar alır. Bunlar da ‘Sömürücü’ kurumlardır” diyor. 

 

Kulağa hoş geliyor ama Kılıçdaroğlu’nun bel bağladığı bu “Kapsayıcı kurumlar uygulaması” ABD’nin ve üzerine çöktüğü ülkelerin hâline baktığımızda bu ülkeler hiç de refah ve zenginliğe boğulmuş görünmüyor.

 

ABD’deki servetin dağılımına bakalım; Amerikan Merkez Bankası verileri, yılın ilk yarısında, ülkedeki zenginlik dağılımında büyük bir eşitsizlik yaşandığını ortaya çıkardı. Amerikan vatandaşlarının en zengin yüzde 1'lik kesiminin toplam mal varlığı 34,2 trilyon dolar. Yüzde 50'lik yoksul kesimin ise toplam mal varlığı 2,08 trilyon dolar.

 

Peki, ülkede huzur var mı? ABD’de cinayet oranları, uyuşturucu kullanımı, hırsızlık ve yağma gibi suçlarda son yıllarda görülmemiş artış var. Büyük şehirlerin çoğunda yağma, cinayet ve şiddet bir yaşama biçimi. Bazı şehirlerde gündüz vakti mağazalarda yapılan yağmaları önlemek için mağazaların tamamen kapatılması gündemde.

 

Evsizler, resmî olmayan rakamlara göre yaklaşık 2,5 milyon. Los Angeles’ta binlerce kişi küçük çadırlarda kalıyor. Yaşlılar, gençler, madde bağımlıları ve işsizler, hepsi sokakta. Halk, şikâyet ededursun, Daron’un “Kapsayıcı Kurumları” dünyadaki petrol, doğalgaz gibi enerji kaynaklarının ve enerji yollarının kontrolünü ele geçirmekle meşgul.  

 

ABD'nin en önemli “Kapsayıcı kurumu” işgalci askerî varlığıdır. Amerika dışında 320 binden fazla ABD askeri bulunuyor. Hâlen 172 ülkede çeşitli ölçeklerde 800'e yakın askerî üs ve 320 binden fazla asker bulunduruyor. Tarihi bu “Kapsayıcı kurumlar” eliyle işlediği yüz karası cinayetlerle doludur.

 

1945 yılında Japonya’da Başkan Truman’ın “Tarihin en büyük olayı” diye adlandırdığı Hiroşima katliamında tek bir bombayla 146 bin kişi öldürüldü, on binlerce insan sakat kaldı. Hızlarını alamayıp Nagazaki kentine de atom bombası atarak 80 bin kişinin daha ölümüne sebep oldular.

 

1991 yılında Irak’a barış getirmek(!) için girdiler. “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” adıyla 6 haftada 85 bin ton bomba atıldı. 1998’e kadar, işkence, kötü beslenme ve hastalık nedeniyle yarıdan fazlası çocuk olmak üzere 1 milyonun üzerinde Iraklı hayatını kaybetti.

 

ABD’ye bu değirmenin suyu nereden geliyor? diye merak edenler, ülke dışına kayyum gönderip “özgürleştirdiği” ülkelere baksın. “Özgürleştirme bedeli(!)” olarak nafakasını onlardan çıkarıyor.

 

Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisindeki saklı görüşmeleri artık sır değil. ABD “Danışman” kadroları ile Türkiye’nin iç siyasetine müdahale peşinde. Kayyumlar CHP’nin değil Türkiye’nin yönetimine talip.

 

Daron’un bundan sonra yazacağı kitap “CHP’nin düşüşü” olur. Kılıçdaroğlu iktidar susuzluğunu deniz suyu içerek gidermenin derdinde. Ancak içtikçe harareti artacak o kadar!..

 

.....

 

(*) Ulusların Düşüşü-Daron Acemoğlu, James A. Robinson DOĞAN KİTAP

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.