İttifak değil “Taklamakan Çölü”  

Sesli Dinle
A -
A +
“Taklamakan Çölü”, Ana Asya’dan Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne uzanan Asya’nın en büyük kum çölüdür. Taklamakan, “içine giren çıkamaz” demektir. Büyük kum fırtınaları deve kervanlarını iz bırakmadan yutar.
 
“Millet İttifakı” da böyle bir şey, içine gir çıkamazsın…
Türkiye 14 Mayıs’ta seçime giderken seçimlere Yeşil Sol Parti listelerinden girecek olan HDP, cumhurbaşkanı adayı çıkarmadı ve Millet İttifakı’nın adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. HDP ile görüşüp el sıkışan Kılıçdaroğlu’nun bu kirli ortaklığının sonuçları sandığa gitmeden önce sonuç vermeye başladı. Yaklaşan fırtınayı fark ederek bu ortaklığın seçim sonrasına yansıyacak olan ağır bedeline ortak olmak istemeyenler erken davranıp ittifaktan koparak kendi yollarını ayırıyor.
 
Artan bu çözülmeler karşısında yalnızlığı giderek artan CHP/ HDP cephesinden “Nereye gidiyorsunuz?..” sesleri de giderek yükseliyor.
 
PKK elebaşı Duran Kalkan’ın önceki gün "Her gün her yerde bizi vuruyorlar, hepimizi öldürecekler. PKK yönetimini vurmak için seferber olmuşlar. Öldüreceğim diyorlar ve öldürüyorlar. Her gün onlarca kaybımız var…” diye sosyal medyada verdiği demeci çok konuşulacak ve tartışmasız olarak seçim sonuçlarına yansıyacaktır.
 
Millet İttifakı’nda yaşanan bu savrulmaların Kılıçdaroğlu adına siyasette taşıdığı anlam “İttifakın havlu atması” olarak yorumlanacak.
 
Kılıçdaroğlu’na desteğini sosyal medya üzerinden resmen ilan eden HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kendi seçmeninin Kılıçdaroğlu’na destek vermesini isterken, Muharrem İnce’nin HDP'yle ilgili "PKK'lılarla anlaşma yapmam!.." sözlerine tepki gösterdi.
 
Demirtaş “Muharrem İnce çok ayıp ediyor, bu yakışıksız sözler seçimden sonra da üstüne yapışıp kalacak. Üç beş oy uğruna milyonlarca HDP’liyi aşağılamaya, incitmeye kimsenin hakkı yok" dedi.
 
Demirtaş’ın standartlarında bu “ayıpların(!)” sonu gelmez.
Bir ayıp da(!) 23. Dönem CHP Milletvekili Mehmet Sevigen’den geldi. Sevigen; katıldığı bir programda, “HDP’li yöneticiler köy korucularına gidip ‘sayılı günleriniz kaldı, size bu yaptıklarınızın hesabını soracağız’ diye tehdit ediyorlar. İçerideki KHK'lı teröristlerin hepsine özgürlük vadedip bu hainleri cesaretlendiren Kılıçdaroğlu…” demesi muhalefetin siyaseti meşru alanı dışına taşıması anlamına gelir.
 
“Hepsine özgürlük vadedip bu hainleri cesaretlendiren Kılıçdaroğlu…” ifadesinin etkisi sandık sonuçları ile sınırlı kalmaz. Nitekim; Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları kurulunca bu tür operasyonların “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne” yönelik ve maksatlı olduğu yorumlandı. Kurul, “sosyal tabanı ve seçmen desteği zayıf bazı siyasi organizasyonların hükûmet üzerinde halk desteği yerine konacak alternatif güç arayışları” olarak değerlendirildi. 
 
İçişleri Bakanı Süleyman, Soylu siyasetin kurallarını değiştirmek isteyenler için çok daha net ve anlaşılır bir dil kullandı. “Bunlar cumhurbaşkanı olmak istemiyorlar. Bunlar Türkiye’yi pazarlamaya çıkmışlar, müstemleke valisi olmak istiyorlar. Bu kadar basit” ifadeleriyle tarif etti.
Seçim tarihinin ilan edildiği günden bu yana süregelen bu tartışmalar ile anlaşıldı ki, bu ittifakın ne seçmeni ikna yeteneği ne Türkiye’yi yönetebilecek bir yol haritası ne de böyle bir dertleri var.
 
Bütün umutları “vesayetçi müttefiklerinin” himayesinde ikram edilmiş bir iktidardır…
 
Huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, bütün okuyucularımızın Ramazan Bayramı’nı tebrik ederim…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.