FETÖ örgütü soruşturma sürecinin kişisel husumet sahiplerine öç almak için fırsat verdiğini düşünenler var ve ciddi tartışmalara neden oluyor. Açığa alınmalar ve tutuklanmalarda mağduriyet tartışmalarının husumete dayalı yalan ihbar boyutunu ele alan Sayın Başbakan Binali Yıldırım “geçmişte husumetlerimiz varsa ‘Fırsat elime geçti ben de bunları FETÖ’nün sepetine koyayım’ derseniz bunun bedeli ağır olur. İntikam ya da merhamet duygusuyla değil adaletle hareket edeceğiz” diyerek devletin hassasiyetini ifade etme ihtiyacı duydu.
Kamu personeli veya sivil vatandaş, örgütsel bağ ile illegal faaliyetleri varsa, FETÖ’nün bunu kutsal bir gaye için kendince meşrulaştırmış olması fiilin hukuken suç olmasını ortadan kaldırmaz. Fırsatçılık yaparak yalan ihbar ve kumpasla kişisel hasımlarını örgüt üyesi diye etiketleyerek hayatları karartanların da hem müfteri oldukları hem de ağır suç işledikleri muhakkaktır.
Bir insanın hayatı boyunca gerçek kimliğini çevresinden, karısından, babasında bile gizleyen ama gerçekte devletin kuyusunu kazan bir hain olduğunu iddia edenin elinde ciddi vesikası da olmalıdır.
İnsanların huyu suyu veya söyledikleri ne olduğunu göstermez yaptığı işler ne olduğunu gösterir. Kimse kimseyi dudaklarına bakarak değil ayak izlerine bakarak takip eder. Ayak izleri herkesin nereden geldiğini gösterir.
FETÖ’nün iş, siyaset, akademik dünyada mensuplarına kısa sürede mesafe kazandırmış olmasının takipçi kütlesini azmanlaştırması doğaldır. Geriye dönüp her takipçinin geçmişini kazımaya kalkınca emeksiz ve tersiz, çalınma sorularla ter dökmeden aidiyet ve teslimiyetlerinin bedeli olarak geldikleri yerin sarhoşluğu ile nasıl aidiyetlerini ve istikametlerini sorgulamadıkları anlaşılır.
Kazanılan her makam ve servet, arkasında bir emek ve birikim ister. Ter ve çizik bırakmamış her başarı sahibini zan altında bırakır. Hak edilmemiş her makam ve servetin muhatabının “menzil kısa, mükâfat büyük, bunun arkası karanlık” demesi gerekirken kısa yoldan yükselmenin baş döndürücü cazibesi akılları örtmüş. Bu akıl örtülmesi veba gibi yayılmış makam ve servete kavuşanlar kadar çoğu yakınlarını da sakat bırakmış.
FETÖ’yü çoğu uzman “Yaşamı boyunca ilişkilerinde donuk, içe dönük ve kapalı, sükûtunda derinlik vehmedilen, arkadaşı ve sırdaşı olmayan, hayattan kopuk, güncellikten habersiz ama kâinat, din, felsefe ve benzeri konularda projeler ve senaryolar üreten 'Şizoid kişilik bozukluğu' teşhisi konulabilecek bir adam" olarak tanımlıyor. Bu hastalıklı tipten yontularak “bir kâinat imamı” çıkıyorsa “ağzı var dili yok, karıncayı incitmez” tiplerden de kendi halkının üzerine ateş açan ve masum insanları katleden “katil” çıktığını da yaşayarak gördük.
Tanıdığı karıncaezmez insanların huyunu suyunu masumiyet karinesi olarak anlatarak orta yerdeki ihaneti perdelemek yerine onların geçmişini örten perdeyi kaldırıp altına bakmak en vicdani ve akılcı yoldur. Çünkü herkesin hayatının efendisi kendi hatıralarıdır ve emirleri geçmişinden alır.
Ayak izleri de parmak izleri gibidir, kimin ne mal olduğunu gösterir...