Hiç kimse eski sebepleri uygulayarak bugün farklı sonuç elde edemez. Bu her iş için geçerli ve salgınla mücadele için de... Eski alışkanlıklarımızda ısrar ederek görünmeyen bir düşmanla nasıl baş edilir!..
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu, 1 Haziran’da birçok yasağın kalkması ile birlikte artan koronavirüs vakalarının kaynağına yönelik detaylı bir çalışma yaptı.
Çıkan sonuca göre 3 sebep var:
Büyükşehirlerden memleketlerine gidenlerin yaptığı geniş aile buluşmaları, kız isteme, nişan ve taziye gibi geleneksel toplantılar, toplu taşıma araçlarının kullanmalarındaki yığılmalar ve gençlerin tedbirleri uygulamadaki vurdumduymazlığı yayılmada en büyük sebepler olarak görüldü.
Uzmanlar ısrarla “Kalabalığa karşı mesafeli, maskeli olmalıyız. Hijyen kurallarına dikkat edeceğiz. İhmaller, kötü ihtimali büyütür. Şimdiye dek aldığımız tedbirleri elden bırakmayalım" derken özellikle sosyal mesafe kuralı yeterli dikiş tutmuyor.
Önceki gün uzun mesafeli bir minibüs yolculuğunda tam da uyarılara yakışan(!) cinsten bir işe rastladık.
Minibüs sabit durağından koltukları dolunca hareket etti. Müteakiben ilk durakta bir ikincisinde üç, bir kişi inerken iki kişi bindi ve derken neredeyse koltuk sayısı kadar da ayakta yolcu birbirine sırt verip yola devam etti. Bir durakta yaşlı bir çift daha alayım derken oturduğu yerden kalkan genç bir yolcu ilk konuşmayı yaptı:
“Hepimizin hayatını tehlikeye atıyorsun; hani sosyal mesafe! Mesele ayakta kalmak değil virüs var virüs!..” Şoför ses çıkarmadı ama yaşlı olduğu için kendisine yer verilen sonradan binen yaşlı yolcu başladı:
“Tabii canım bu kadar yolcu alınır mı?..” Bu defa hemen arkasındaki yolcu seslendi:
“Haydaaa!.. Madem virüs var da sen niye sonradan bindin?..”
Ayakta sıkışan sonradan binen yolculardan biri:
“Binmeyip de ne yapacaktık? Bu önümüzden geçip de bizi almayan kaçıncı minibüs?.. Sabaha kadar minibüs mü bekleyeceğiz, böyle şey olur mu?.. Almayacaksa durmayaydı!..”
Arka sıradan bir bayan yüksek sesle:
“Kardeş... kardeş... Şoför ne yapsın ekmek parası... Aylardır boş gidip geliyorlar… Hiç soran var mı bunlara evine ekmek götürdün mü diye?”
Sonradan binip kendisine yer verile yaşlı yolcu bu defa: “Onu büyüklere soracaksın… Büyüklere...”
Bu defa yaşlı yolcuya yer veren genç adam çıkıştı:
“Büyüğü küçüğü karıştırma!.. Ne alakası var şimdi… O durmayacaktı, sen de binmeyecektin!..”
Şoför ilk defa konuştu: “ Eyvallah abiler!..”
Genç yolcu kapıyı zorlayarak “Eyvallahı yok… Durdur arabayı… İneceğim…” dedi.
Minibüs durdu ve genç yolcu indikten sonra hareket etti...
Kısa bir süre kimse konuşmadı sadece egzoz sesi duyuldu...
Yaşlı adam tekrar konuştu: “Yav, bu kör olası korona hayırlısıyla gitse de kurtulsak!..”
Arkadan bir kıpırdanma oldu ve öfkeli bir ses “Yeter be yav... Allah aşkına durdur, ben de ineceğim!..” Ve minibüs tekrar durdu...
Korona eninde sonunda gider ancak yanında kaç kişiyi daha götürür bu meçhul…
Bazı illerde maske takmayanlar için para cezası uygulanıyor. Ne kadar caydırıcı olacağını göreceğiz. Ancak önceki gün ilk günden beri tedavinin içinde olan bir hekimin söylediği bana çok inandırıcı geldi. Hekim arkadaş dedi ki:
“Bu korona yüzünden tedavi gören hastaların çektiği ızdırabı normal birine göstersek; değil sokağa, kimseyi evinin balkonuna bile çıkaramazsın!..”