27 Mayıs, 28 Mayıs ve 29 Mayıs…

A -
A +
 
Bugün 27 Mayıs… 63 yıl önce bugün, Türk siyasi tarihinin en karanlık en uğursuz ve en zalim olaylarından biri cereyan etmişti. Bir askerî cuntanın dış güçlerin desteğiyle yaptığı faşist darbe, on yıllarca; ülke yönetiminde büyük sıkıntı ve buhranlara yol açacak felaketler dönemini başlatmıştı… Merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarını hunharca katleden faşist cuntanın mensupları ve yandaşları, on yıllarca memleketin başına tam bir karabasan gibi çöktü. Her on senede bir askerî darbe, muhtıra ve postmodern müdahaleler birbirini kovaladı. O menhus vesayetçi dönemin baskı, tehdit ve prangalarını bertaraf etmek, ancak elli sene sonra mümkün olabildi. Yarım asır boyunca, Menderes’in idam sehpasındaki fotoğrafını arada bir yayınlayarak, millî iradenin temsilcisi sivil iktidarları korkutmak maksadıyla her şeyi yaptılar. Bu tehditlere meydan okuyan 8. Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut şöyle diyordu: “Siyasetçinin iki gömleği vardır. Biri bayramlık, diğeri idamlık…” Evet, bu sözler kelle koltukta siyaset yapmanın özetiydi.
 
Yarın 28 Mayıs… Bundan on yıl önce, İstanbul Taksim, Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın kesilmesini bahane ederek; güya çevreci bir dürtü sonucu ayaklanma teşebbüsünde bulunan terör örgütleri ve arkasındaki odaklar, ondan yedi ay sonra 17/25 Aralık 2013’te, bu defa bir yargı darbesi tezgâhlamaya kalkıştı… Gezi Parkı olayları sırasında, halkımızın sivil iktidara verdiği muazzam destek, keza 17/25 Aralık’taki yargı darbesi teşebbüsüne karşı hükûmetin ortaya koyduğu büyük dirayet sayesinde, memleketimizi nice nice felaketlere sürükleyecek tuzaklar boşa çıkarıldı. Bunların devamında sahnelenen 15 Temmuz 2016 ihanet kalkışması da, aynı şekilde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu siyasi liderlik ve milletimizin meydanları doldurarak tanklara geçit vermemesiyle akamete uğratıldı...
 
Netice olarak vesayetçi odakların ve terör örgütlerinin defteri dürüldü. Şimdi bambaşka hedefler için hamle yapmanın vaktidir. Şöyle ki, 14 Mayıs’ta bütün dünyanın gıpta ile izlediği ve büyük siyasi olgunluk içinde gerçekleşen seçim sonuçları, yakalanan siyasi istikrarın ve bunun uygulayıcısı olan muktedir sivil yönetim anlayışının devamına işarettir. Peki, yarın bunun devamı yolunda ne yapmamız gerekiyor? 28 Mayıs’ta, Türk halkı, 27 Mayıs darbeci ve vesayetçi zihniyetin temsilcilerine karşı nasıl bir tavır takınacak? Ülke menfaati hesabına, bugüne kadar taş taş üstüne koymayan, üstelik kırk yıldır teröre karşı verilen mücadeleyi boşa çıkarmak üzere, bölücü terör örgütleriyle iş birliği yapan Kılıçdaroğlu’na mı oy verecek? Türkiye’nin böyle bir lüksü yoktur!
 
Çünkü mesele beka meselesidir… Türk halkı 28 Mayıs’ta, 27 Mayısların şer güçlerine temelli olarak dur diyecek, Türkiye’nin ikinci yüzyılı için yeni bir dönemin kapısını aralayacaktır. Yani 29 Mayıs 1453’ün “BÜYÜK FETİH” ruhunu yansıtacak ve onun bıraktığı tarihî mirasa gerçek manada sahip çıkacak bir tavır ortaya koyacaktır. Buna canı gönülden inanıyoruz. Türk halkı 28 Mayıs’ta, 27 Mayısların o menfur kalıntılarını artık tarihe gömecek ve yepyeni ufuklara ilerlemek üzere, şanlı tarihine muvafık millî duruşunu sergileyecektir. Dolayısıyla, yarınki cumhurbaşkanlığı seçimi, aynı zamanda  29 Mayıs 1453’ün muhteşem bir yıldönümü kutlaması olacaktır!.. Aydın Ünal’ın dünkü Yeni Şafak gazetesinde kaleme aldığı yazısının son paragrafını buraya alarak noktalayalım:
          ***
Yarın 27 Mayıs. Bu yazıyı İstanbul’da, Merhum Menderes’in kabrinin yanı başında yazıyorum.
 
Erdoğan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Menderes’e vefa borcunu ziyadesiyle ödedi.
 
Şimdi bizim Erdoğan’a vefa borcumuz var. Kefeniyle yola çıkmış, Menderes’in izinden yürüyen bu adama vefa borcumuz var. Bütün o yaptıklarının ötesinde, Menderes’e yapılanların intikamını akılla, sabırla, suhuletle alan adama vefa borcumuz var. Türkiye’nin üzerindeki karabasanı kaldıran; Türkiye’ye, demokrasiye, millet iradesine takılmış zincirleri parçalayan o adama vefa borcumuz var. Bu ülkeyi her türlü vesayetten kurtaran, millet iradesini devlet idaresine hâkim kılan bu adama vefa borcumuz var. Menderes’e yarım bıraktırılan işi tamamlayan cesur adama vefa borcumuz var.
Belki de son kez bir seçime giriyor Erdoğan. Belki de son kez pusulada fotoğrafını görecek, belki de son kez onun için mühür basacağız.
 
O mührü basarken, Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafının yanında İnönü’yü, Erdoğan’ın fotoğrafının yanında Menderes’i görerek basacağız.
Bu fırsat kaçmaz. Bu tarihî seçim ıskalanamaz. “28 Mayıs’ta oradaydım, kabine girdim, mührü Erdoğan’a vurdum” diyerek, yaşadığımız müddetçe çocuklarımıza, torunlarımıza o anı anlatacağız.
 
28 Mayıs’ta bu tarihî fırsatı kaçırmayın. Erdoğan’a vefa için, Menderes’in aziz hatırasını anmak için, 28 Mayıs’ta mutlaka sandığa gidin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.