"Akil Adamlar" ve çözüme limon sıkma...

A -
A +


En sonunda söyleyeceğimi en başa yerleştireyim: Bazı kalem erbabı, Abdullah Öcalan'ın silahları bırakma çağrısı yapmış olmasından fena halde rahatsız... Bu birincisi. İkincisi de şu: PKK ve terör meselesi ve bunun çözümü de, kesinlikle bazı kalemlerin yaptıkları yorumlar istikametinde izah edilemez ve bu çerçevede bir çözüm de bulunamaz! Yani bazıları kendi kendilerine çalıp oynuyor. Ki, bu bazılarının isimleri, "akil adamlar" diye tesmiye edilen ve çözüm sürecine katkı sunması beklenen eşhas arasında da sayılıyor. Oysa bahse konu "ÇÖZÜM SÜRECİ", bunların yazıp-çizdiklerinin dışında ve kendi mecrasında yürüyüp gidiyor...
Böyle olduğu içindir ki, malum kalem erbabı, fena halde rahatsız ve her fırsatta PKK'ya ve uzantılarına akıl vermeye çalışıyor; "Aman ucuza gitmeyin, silah bırakmakta acele etmeyin; böyle yaparak elinizi zayıflatmayın, Türk Devletine ve özellikle Başbakan Erdoğan'a fazla güvenmeyin..." gibisinden absürt fikirler veriyorlar. Veriyorlar vermesine de, onların aklına pek fazla rağbet eden yok gibi! Bu yüzden de rahatsızlıkları giderek artıyor. Onun için tekrar tekrar, Öcalan'ın yazdığı mektuplarını tersten-düzden okuyarak, satır aralarında yeni şeyler bulmaya çalışıyorlar. Buradan yola çıkarak, sürecin karşılaşacağı zorlukları sayıp döküyorlar. Hatta kimileri, Öcalan'ın müthiş bir taktik çalımla Türkiye devletini tongaya düşürdüğünü filan yazıyor. Bunların algısına kalırsa, "devlet aklının" örgüt aklına galebe çalması bahis mevzuu değil... Bu kadar zavallı duruma düşüyorlar!
Siyasi husumet veya ideolojik saplantılarından ötürü, çok iyi bildiklerini iddia ettikleri alanda, kendi ayaklarına ateş ededursun bunlar. Ne devlet bunlara danışarak adım atıyor. Ne de karşı tarafta belirleyici konumda olan Abdullah Öcalan... Açıkçası, ikide bir Murat Karayılan'a dayandırılan itiraz veya muhalefetin kıymet-i harbiyesi yok. Daha açıkçası, burada nihai kararı Karayılan ve benzerleri vermiyor. Bu hususun altını çizelim. Bu şu demek: Çözüm sürecini geldiği noktadan tersine çevirmek, ne Kandil'in, ne KCK'nın, ne de Avrupa Kanadının gücü dâhilinde. Bunu iyi anlayalım.
Devletin ilgili birimleri, sürecin bundan sonraki safhalarını da inceden inceye hesaplamış ve planlamıştır. Şimdi bunun gerekleri adım adım hayata geçiriliyor. Yani medyada yazılıp çizilenler, sürecin çok gerisinden geliyor. Bu püf noktasını, bazıları anlamak istemiyor! Varsın anlamasınlar. Önemli olan netice...
Akil adamlar meselesine gelince... Her zamanki gibi, "marifeti kendinden menkul" bazı isimleri pazarlama faaliyeti bütün hızıyla devam ediyor. Doğrusu epeyce de gülünçlükler yaşanıyor. "AKİL ADAMLAR" formülü, çözüm sürecinin resmî boyutunda yer alan bir şey değil. Olsa olsa, sivil inisiyatif çerçevesinde yardımcı bir unsur olarak görülebilir. Doğru çalışırsa, faydası da mutlaka olur. Lakin bunun için öncelikle doğru isimlerin seçilmesi gerekir. Aksi halde destek yerine köstek bile olabilir. Herhalde devlet ricali bu hususta yeterince müteyakkızdır. İmralı adasına gidecek heyetlerde ince elenip sık dokunduğuna göre, burada da limon sıkılmasına fırsat verilmez değil mi?! Olmazsa olmaz bir durum, söz konusu değil çünkü.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.