CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel liderlik koltuğuna oturdu, ama bırakınız liderliği, genel başkanlığı ne kadar icra edebileceği ilk günden tartışma konusu oldu… Bir taraftan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gölgesinden çıkamayışı ve “EŞ BAŞKAN” gibi algılanması, diğer yandan 31 Mart’taki mahallî seçimlerde; oylarına mutlak surette muhtaç olduğu, DEM Partinin çizgisine fena hâlde savrulması… Selahattin Demirtaş’a bol bol selam göndererek, bir şekilde DEM ve onu yöneten-yönlendiren Kandil’deki teröristlerin sempatisini ve tabii desteğini kazanmaya çalışan Ö. Özel, bölücülük yapan bir şarkıcının elini öperek, üstelik bununla da övünerek, iş birliğinde ne kadar istekli olduğunu izhar etti. Kuzey Irak’ta askerlerimize yönelik kalleş bir saldırı yapıldı. Bunun üzerine, TBMM’de grubu bulunan siyasi partiler, alçakça saldırıya karşı bir ortak kınama bildirisi yayınladı. AK Parti, MHP, İyi Parti ve Saadet Partisi bu bildiriye imza atarken, CHP ortak sese iştirakten imtina etti. DEM Partiden böyle bir bildiriye imza atması zaten beklenmiyordu. Velakin, CHP tabanını ciddi şekilde rahatsız eden bu basiretsiz davranış biçimini, Ö. Özel ve arkadaşlarının hangi akla hizmetle ortaya koyduğu son derece muğlak… Sınır bölgesinde, icra edilmekte olan harekâtı yöneten Millî Savunma Bakanını, “Her şeyi bırak gel de Meclis'i bilgilendir…” şeklinde, sözüm ona köşeye sıkıştırmaya çalışan CHP Genel Başkanı; askerimize yapılan kalleş saldırıyı anlaşılan doğru dürüst kavrayamamış olacak ki, tuhaf ve bambaşka havalarda dolaşıyor.
Bu arada, Özgür Özel’in TSK ve Millî Savunma ile ilgili sanki başka bir sıkıntısı da varmış gibi görünüyor. Özel, kısa müddet önce, Tuzla Piyade Okulu’nda meydana gelen bir olayla ilgili olarak, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’e karşı, siyasi nezaket ve devlet adabından uzak bir üslupla “Ya aklını başına al ya da aklını başına getiririz” gibi, son derece kaba ve saygısız bir ifadede de bulunmuştu… Ne demek aklını başına aldırırız? Hatırlarsanız eski Savunma Bakanı Hulûsi Akar’a karşı da, bu şekilde haddini aşan bir davranış sergilemişti aynı şahıs. Şimdi burada sormak gerekiyor; Hâlihazırda hasbelkader ana muhalefet partisinin başı olan Özel’in, TSK ve Millî Savunma Bakanlığı ile ilgili ne gibi bir sıkıntısı olabilir acaba? Öyle ya, bu vatanın müdafaası için cansiparane çalışan bir millî kurumdan niye rahatsız olur acaba? Bu yaklaşımda ideolojik saplantı temel faktör olmasın? Hatırlayınız, Özgür Özel, parti kurultayı öncesinde; Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi fazlaca sağa açtığını, kendisinin başa geçmesi hâlinde bunu tersine çevireceğini ifade ediyordu… DEM Partiyle ittifak demlemeleri çerçevesinde hayli savrulan CHP, malum hadisede; terörist saldırıya karşı yasak savma kabilinden yayınladığı bildiride, iki yüz küsur kelimelik bir metinde bir tek defa bile PKK’nın adından bahsetmiyor. Nereden nereye? Kılıçdaroğlu döneminde CHP, en azından terör olayları karşısında bu derece DEM’in selefi partilerle aynı kalıba girmiyordu…
31 Mart seçimlerine ilerleyen süreçte, Özgür Özel’e, partisi içinden sıklıkla “Aklını başına devşir, yoksa koltuğa ısınamadan gidebilirsin” mahiyetinde uyarılar pekâlâ gelebilir. Bize kalırsa, Özgür Özel, şehit cenazelerinde kendisine gösterilen tepkilerin sebep ve kaynağını çok iyi analiz etmeli ve nerede yanlış yaptık diye politik duruşunu gözden geçirmeli. Halktan gelen ikazları dikkate almayan bir parti, halkın partisi olabilir mi? CHP yetmiş üç yıldan beri neden iktidara gelemiyor? Buna akıl yormak gerekmez mi?