Anaforda tartışma ne kadar sağlıklı?

Sesli Dinle
A -
A +

Henüz altı yaşında iken babası tarafından evlendirildiğini iddia eden ve bugün 24 yaşında olan bir kadının açtığı davayla ilgili ve olayın mahiyetine dair tartışmaların seyri hiç doğru ve sağlıklı görünmüyor!..

 

 

 

Bir çocuğun istismara uğraması şüphesiz yürekleri titreten, vicdanları kanatan feci olaydır… Hiçbir dinî ve ahlaki norm tarafından asla ve kata böyle bir şenaate, alçaklığa tolerans gösterilmez. Ne var ki, dinî hükümler ve din dışı sosyal normlar tarafından, en şiddetli şekilde yasaklanmasına rağmen, bu sapkınlığın tamamen önlenmesi de mümkün olmamıştır. Her bir münferit olayda şiddetli tepkiler sergilenir, hararetli tartışmalar yapılır, hadiselerin hukuki boyutuyla ilgili olarak da mahkemeler tarafından bazı kararlar alınır ve maalesef bu bir rutin olmaktan öteye gitmez!..

 

Son birkaç gündür toplumda geniş infial uyandıran yeni (aslında hayli eski) bir facia etrafında tartışmalar devam ediyor. Gelgelelim bu tartışmaların seyri hiç de sağlıklı bir görüntü vermiyor. İddia ve beyanlara ve mahkeme dosyasına göre, bu iç karartan olayın başlangıcı 2004 yılına dayanıyor. O tarihte altı yaşında olduğu bildirilen H. K. G. kendisinden 23 yaş büyük bir kişinin istismarına uğruyor. Ancak mağdur H.K.G.’nin iddia ve şikâyeti istismarın da ötesinde bir zincirleme suç isnadını oluşturuyor. Ona göre daha altı yaşındayken babası tarafından dinî nikâhla bahse konu kişiyle evlendirilmiş… Burada hukuken birbirinden çok farklı iki durum söz konusu. Şu ana kadar mahkeme tarafından verilmiş bir karar olmadığı için, yargının olayı nasıl bir zeminde yürüttüğü yeterince bilinmiyor. Ama buna rağmen televizyon ekranlarında her önüne gelen hüküm savuruyor. Anlayacağınız bir anafor içinde, neyin doğru neyin yanlış olduğu kesin şekilde bilinmeden yargılama yapılıyor.

 

Bu feci olay kısa zamanda öyle bir zemine taşındı ki, mağdur kadının hakkını aramaktan öteye, toplumun çeşitli kesimlerini birbirine düşürecek biçimde tehlikeli bir saptırma da söz konusu… Vahim hadiseyle ilgili ilk adli soruşturma 2012 yılında yapılmış. O zaman hamilelik şüphesiyle hastaneye giden mağdur H.K.G.’nin yaşının tespiti için işlemler yapılmış. O sıralarda 16 veya 17 yaşlarında olan mağdur, 17 yaşında olduğunu ve kendi rızasıyla evlendiğini ifade etmiş, şikâyetçi olmadığını söylemiş. Bunlar mahkeme dosyasında yer alan bilgiler. (Bu arada mağdur kadının bir çocuğu olmuş ve ikinci çocukta da düşük yapmış.) Ancak daha sonra anlaşmalı olarak boşanma gerçekleşmiş. H.K.G.’nin aile fertleri, düşük hadisesi ve boşanmadan sonra kadının psikolojisinin bozulduğunu iddia ediyorlar. Burası da başlı başına bir konu. Gerçekten psikolojik bozukluk var mı yok mu? Şayet varsa, babasının kendisini altı yaşında evlendirdiği iddiası böyle bir etkiden kaynaklanabilir mi? Görüldüğü üzere açıklığa kavuşturulması gereken pek çok şey var. H.K.G.’nin kardeşleri ile ana babası, altı yaşında evlendirme iddiasını kabul etmiyor. Ama gazete ve televizyon yorumcularına göre, aile fertlerinin zayıf tepki vermesi onların suçlu olduğuna delalet ediyormuş… H.K.G. küçük yaşta gelinlik gibi bir elbise ile olan fotoğraflarını ve bir ses kaydını delil olarak yeni mahkeme dosyasına sunmuş. Ses kaydında kurgu var mı yok mu? Bu meselenin de kesinliğe kavuşturulması gerekir. Zira aksi yönde iddialar da var. Aile fertleri gelinlik diye iddia edilen kıyafetin, başka bir etkinlik için giydirildiğini belirtiyor. Bütün bunlar doğru mu? Yahut ne kadar doğru ne kadar yanlış? İki sene önce, 2022’de açılan yeni davanın şimdiye kadar belli bir safhaya gelmemiş olması da ayrı bir konu.

 

Bu olay toplumun sinirlerini fena hâlde geren bir noktaya geldi. Bazı kişi ve kesimler bu fecaatin üzerinden başka şeyler devşirmeye çalışıyor. O yüzden işler daha fazla zıvanadan çıkmadan, yetkili mercilerin hızla devreye girip, hadisenin tam olarak ne olduğunu açıklığa kavuşturması gerekiyor. Bu konuda Aile Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı mevzuat çerçevesinde yetkilerini kullanarak, olayın tahkiki için inisiyatif alabilir. Böyle bir şeye de acil ihtiyaç var. Çünkü 18 senelik bir geçmişi olan bu hadise bütün gerçekliğiyle birlikte aydınlatılırsa, toplum da bir nebze teskin olacaktır. Bu iç karartıcı olayı başka zeminlere taşıyarak bundan birtakım sonuçlar devşirmeye kalkışan şer güçleri de maksadına ulaşmamış olacaktır...

 

Yazıyı bitirirken şu hususu açık ve kesin bir şekilde belirtelim: Böyle hadiseler üzerinden, İslâm dinine saldırmak isteyen odaklar her fırsatta boy gösteriyor. İnsanların hatasını dine mal etmeye kalkışmak, şayet cehaletten kaynaklanmıyorsa münafıklıktır ve din düşmanlığıdır. İslamiyet hiçbir zaman zinaya da, çocuk istismarına da diğer kötü huylara da asla ve kata cevaz vermez. Din cahillerinin yanlış sözleri ve fiilleri kendilerini bağlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.