Baykal hangi göreve hazır?..

A -
A +

Mayıs 2010 tarihinden beri, bilerek ve isteyerek geri planda kalan ve mecbur kalmadıkça da pek sahneye çıkmayan; eski CHP genel başkanı Deniz Baykal, dün partisinin kapalı grup toplantısında önemli bir konuşma yaptı. Toplantı kapalı olduğu için, konuşmasının tamamını izleme imkânı haliyle yok. Ancak medyaya yansıyan bilgiler üzerinden bir değerlendirme yapılabilir. Bu kadarı dahi, Baykal'ın siyasi birikim ve tecrübesini yansıtmak bakımından yeterli sayılır. Kemal Kılıçdaroğlu ile mukayese edildiğinde, CHP'li vekiller, eski günleri hasretle anmış olmalı... Kapalı grup toplantısı için, talep bizzat Baykal'dan gelmiş ve CHP'nin 134 milletvekilinden 113'ü katılmış. Kılıçdaroğlu toplantıya katılmamış. Eski genel başkan yaptığı konuşmada özetle şunları söylemiş: "1 Mart Tezkeresinin yıl dönümü (onuncu yıl dönümü) geliyor. Topluma tezkereyi hatırlatalım ve sahaya inelim. Ben göreve hazırım. Anayasa sürecinde bizi bölmeye çalışacaklar. Birlik içinde olalım. Partiyi karıştırmaya çalışacaklar. Bir arada duralım. Anayasadan Türklük kavramını çıkartmak isteyecekler. Buna izin vermeyelim. Mübadele anayasası. Ulus devleti ver, başkanlığı al anayasasıdır. Başkanlık sistemine CHP tüm gücüyle direnmelidir. Ergenekon büyük bir yalandır. Yalan olduğu da ortaya çıkmıştır. 1 Mart yaklaşıyor. Bir panel düzenleyin. 1 Mart'ı herkese anlatmalıyız. Ulus devlet kavramı, modası geçmiş bir kavram değildir. Türk milletini bir arada tutan bir kavramdır. Bu konudaki kafa karışıklığını gidermek CHP'nin boynunun borcudur..." Baykal'ın bu çıkışı, zamanlama ve yöntem olarak dikkat çekici. Yukarıdaki tavsiyeleri Parti Yönetimine yazılı olarak da yapabilirdi. Ama bunu kapalı grup toplantısında, bütün vekillere dönük olarak yapması, ister istemez Baykal'ın bir başka düşünce ve stratejisinin de olup olmadığı sorusunu akla getiriyor. CHP içinde, çeşitli sebeplerden farklı seslerin yükseldiği, vekiller arasında zaman zaman çok sert tartışmaların yaşandığı ve Kılıçdaroğlu'nun parti üzerindeki otorite ve hâkimiyetinin ufak ufak sorgulanmaya başladığı bir dönemde Baykal, yaklaşık üç yıldır sürdürdüğü sessizliğini bozuyor ve partinin birlik ve bütünlüğüne yönelik önemli mesajlar veriyor... Acaba bu mesajlar yalnızca, dışarıdan gelecek olan birtakım telkin ve siyasi taarruzlara karşı uyarı ve öneriler midir? Yoksa partinin içinden kaynaklanan ve öteden beri süregelen hizipleşmelerin yol açacağı daha büyük kopmalar ve bölünme tehlikesine karşı bir keskin ikaz mıdır? "Bizi bölmeye çalışacaklar... Partiyi karıştıracaklar..." derken, aslında kimi işaret ediyor acaba? Dâhili dinamikler mi, yoksa harici odaklar mı? Burada yoruma açık noktalar çok! Ne olursa olsun, Deniz Baykal'ın dünkü hamlesi, parti içinde geniş yankı bulacaktır. Belki bu yüzden olacak, Kılıçdaroğlu da gölgede kalmamak için, aynı tonda şunları söyledi: "Şantajla bir ülkenin anayasası değiştirilemez. Hiçbir şantaj, hiçbir CHP'li için geçerli değildir... Rejimi değiştirmek için verilecek önerge, CHP Meclis'te olduğu müddetçe, asla ve asla geçemez..." Baykal ve Kılıçdaroğlu'nun dünkü çıkışlarından, şu sonucu çıkarmak zor olmayacak. Anayasa uzlaşması, galiba artık hikâye!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.