Bir cinayet, bin türlü absürd hüküm...

A -
A +

Şanlı medyamız bu kez de şaşırtmadı. Özellikle de "sosyal medya" denilen yeni yetme sanal varlık... Amerika'dan kalkıp İstanbul'a gelen, kısa süre içinde buradan Hollanda'ya, oradan da Almanya'ya uçan ve yine ilk konaklama yerine dönen; esrarengiz bir kadının öldürülmesiyle ilgili, öyle saçma sapan yorumlar yapılıyor ki... Çekiver medyanın kuyruğunu! Türk milletinin ne topyekûn sapıklığı, ne kadın düşmanlığı, ne de toplumsal ilkellik ve geriliği kaldı... Malum karga ötüşüne bakılırsa, bu zaten hep böyle olurmuş. Bizim için kaçınılmaz sonuç, dünyaya hep rezil olmakmış vs. vs... Bütün bu yargılamalar yapılırken, menfur cinayet ile ilgili asgari bilgiler dahi bir araya getirilebilmiş değil. Sadece ortada kadının cesedi var, o kadar. Bu olayın gerçek mahiyeti nedir? Gerçekten, sapkın kişilikli birinin işlediği hunharca cinayet mi? Bir ırza tecavüz vakası etrafında gelişen öldürme fiili mi? Bir soygun mu? Beyaz kadın ticareti ile ilgili bir olay mı? Bir uyuşturucu şebekesinin işi mi? Yoksa bir casusluk meselesi mi? Yahut akla gelmedik daha başka bir şey mi? Hangisi, hangisi?.. Öncelikle, kadın hakkında tam olarak neler biliniyor? Ailesinin verdiği bilgi yeterli mi, doğru mu? Ailesi her şeyi biliyor mu? Hakikaten bu ilk yurt dışı seyahati mi? Eğer öyleyse, bu seyahat trafiğinin izahı nedir? Kadının bilinmeyen özel bir hikâyesi olabilir mi? En azından kullandığı elektronik aletlerin teknik izlerinden gidilerek, yakın zamanlarda kimlerle haberleştiği, neyi paylaştığı araştırılır. Bir romantik aşk hikâyesi var mı, yok mu? Kadının önceden kurduğu ilişkiler, konaklama yerleri. Seyahat süresince temas kurduğu kişiler (ABD, Hollanda, Almanya ve Türkiye...) kimdir, necidir, ne iş yaparlar? Bunlar bilinmesi gereken asgari şeyler. Herhalde emniyet ve yargı makamları, bütün bunları araştıracak ve ipuçlarını birleştirip bir sonuca varacaktır. Lakin bunların hiçbirisi yapılmamışken, saçma sapan şekilde ahkâm kesmek, medyanın bildik davranış biçimi olsa gerek! Peki, bu kadar saçmalık da fazla değil mi? Evet, kadın veya erkek, hiçbir insanın öldürülmesi, kabul edilebilir bir şey değil. Ama dünyanın gerçekleri de ortada. Kabil'in Habil'i katlettiği günden beri, insanoğlu birbirine kıyıyor! Burada din, dil, ırk, eğitim, zenginlik-fakirlik de pek fark etmiyor. Hiç tahmin edilemeyecek kişilerden, azgın fanatikler çıkabiliyor... Hele gelişmiş Avrupa ülkeleri, akla hayale gelmedik tipler barındırıyor. Kadın cinayetleri meselesine gelince; Bu memlekette ve her ülkede, sadece kadınlar değil, erkekler de öldürülüyor!.. Ancak yapılan değerlendirmelerde, gelişmiş ülkelerdeki kadın cinayetlerini ve sebeplerini; mukayeseli biçimde analiz eden veriler hemen hiç kullanılmıyor. Kaldı ki, bizim ülkemizde daha çok namus ve töre cinayetleri söz konusu. Son yıllarda buna, karı-koca geçimsizliği yaygın bir tetikleyici olarak eklendi... Burada sosyal ve kültürel değişimlerle, düzensiz göç ve şehirleşmenin yol açtığı yabancılaşma, yozlaşma; dini ve örfi değer aşınması en büyük etkendir. Batı'da çok yaygın olan canavarca his ve sapkınlık cinayetleri, bizim ülkemizde fazla değildir. Kimse bu konuda işkembeden atmasın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.