Bu memleket nice tehditler gördü bayan!..

A -
A +

Adına "Barış" ve "Demokrasi" Partisi diyeceksiniz, ama her lafınızda 'asarız-keseriz' diyeceksiniz... Kendinizi "Demokratik Toplum Kong-resi-DTK" diye takdim edeceksiniz, ama sürekli 'yakarız-yıkarız' tehditlerini savuracaksınız... DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, hem sözüm ona barıştan dem vuruyor, hem de tehdit ediyor: "Dediklerimiz olmazsa, çok kötü şeyler olacak..." Bilen biliyor, Tuğluk'un birkaç tane şapkası var; Birincisi Öcalan'ın avukatı. Fakat daha dikkat çekici rolü, Öcalan'ın sözcüsü olarak, onun talimatlarını hapishaneden dışarıya taşımak... Bu çerçevede Tuğluk'un seslendirdiği şeyler, esasen Abdullah Öcalan'ın örgüte olan direktif ve mesajlarıdır. Demirtaş'ın söyledikleri de temelde bundan farksız. Hatırlanacağı üzere, Öcalan'ın talimatıyla Ahmet Türk istifa ettirilip, partinin başına Nurettin Demirtaş getirilmişti. Ama o asker kaçağı çıkınca başkanlık koltuğunda kalamamış, yerine kardeşi Selahattin gelmişti... Yani anlayacağınız, ne BDP, ne de DTK; asıl muharrik güç, dağdaki PKK ve onun şehirlerdeki versiyonu olan KCK'dır. Böyle olunca da, yöntem olarak siyaset yerine anarşi ve teröre başvuruluyor. Ta başından beri BDP, doğru dürüst bir siyasi çözüm üretemiyor. Çünkü bir türlü bölücü örgütün tasallut ve tahakkümünden kurtulamıyor. Hal böyle olunca, Aysel Tuğluk da siyasi düşünceler yerine, terör tehdidini ve silahı ön plana çıkarıyor. Mısır ve Suriye'de olup bitenleri hatırlatarak, "isyan büyür ha..." tehdidinde bulunuyor. Bununla seçmeni korkutmaya yelteniyor! Zaten Tuğluk ve arkadaşlarına talimat üstüne talimat veren Bölücübaşı da, "15 Haziran'dan sonra ya müzakere, ya savaş..." diyor. Lakin her ikisi de şunu bilecek durumdadır: Bu memleket şimdiye dek nice tehditlere maruz kaldı... Ancak bu halk hiçbir zaman tehditlere aldırmadı. 1961'de, 1980'de seçim sandıklarını silahların namlusuyla gölgelemeye çalışan darbeciler, vatandaştan öyle tokat yediler ki, sesi Çin-u Maçinden duyuldu. Dolayısıyla bu tehditler filan çıkmaz sokaktır. Erdoğan'ın da dediği gibi, vatandaş meydanı hiçbir zaman teröristlere bırakmaz. Yani bu tehditlerden etkilenerek siyasi kanaatini değiştirmez. Daha mühimi, korkutma ve sindirme ile vatandaştan oy almaya çalışan Aysel Tuğluk ve şürekası şunu iyi bilmelidir ki, maazallah bu ülkede çok kötü şeyler olursa, bundan herkes çok zarar görür... Unutulmamalıdır ki, bugüne kadar terörden en fazla acı çeken Kürtler oldu. Terörle ve tehditle, bu memlekete ne barış ve huzur gelir, ne de Kürt halkının meseleleri halledilebilir. Devletin polisine, askerine saldırıp katleden PKK, halkın nefretini daha fazla üzerine çeker. Terörü lanetleyemeyen BDP ve DTK da, halktan iltifat görmez ve marjinal kalır. Dolayısıyla Aysel Tuğluk ve arkadaşları akıllarını başına devşirmeli, ikide bir milleti tehdit etmekten vazgeçmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.