Ekim ayının ilk haftası, epeyce zamandan beri "Camiler Haftası" olarak her sene; cami ve cemaate dönük birçok dinî, sosyal ve kültürel aktiviteye sahne olmaktadır... Hemen belirtelim ki, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın camilerin bakımı, temizliği, güvenliği ve diğer dinî hizmetleri ile ilgili olarak, gösterdiği titizlik ve hassasiyet takdire şayandır. Ülkemizdeki camilerin kahir ekseriyeti bu sayede, ibadete ve genel olarak cemaatin irşadına; vaaz, kurs, seminer, konferans vb. ilmî faaliyetlere uygun şartlarda muhafaza edilebilmektedir. Ancak bir başka problemi var ki, hiç gereksiz yere "Allah'ın evi-Beytullah" olan camilerdeki sükuneti bertaraf etmekte, insanların huşu ve hudu içinde namaz kılabilme şansını ortadan kaldırmaktadır... Hemen her camide, nedense ses ayarı bir türlü yapılamayan ve çoğu zaman da gereksiz yere (mesela bir düzineden bile az sayıda cemaatin olduğu kimi vakitlerde bile...) cami içinde imam ve müezzinler, aşırı derece yüksek tonda ses veren mikrofonları kullanıyorlar. Acaba hiç gereği yokken de, ısrarla mikrofon kullanmanın bilinmeyen bir başka sebebi mi var? Ülkemizin yetiştirdiği değerli entelektüel ve yazarlardan Sayın Faruk Turan'ın, Haberkuşağı (www.haberkusagi.com) sitesinde yazdığı; "Mikrofonla mı doğdunuz?" başlıklı yazısından bir bölümü aktararak, camilerimizde lüzumsuz yere üretilen ses ve gürültü kirliliğinin ulaştığı feci boyutları bir kere daha sizin ve ilgililerin dikkatine sunmak isterim: "... Bir mahalle camisi; mescitten biraz büyük... Neresinden saysan en fazla 15 saf var, yok. İmam fısıldasa kubbedeki güvercinler duyacak... Gel gör ki, imamın önünde iki ayaklı mikrofonlar; caminin dörtte birini kaplayan müezzin mahfilinde de birkaç mikrofon; imamla müezzinin arası 6 ya da 7 metre... Duvarlarda bavul gibi hoparlörler... İmamın okuduklarının hiçbiri kelime olarak dönmüyor kulaklara... Bir gürültü; iğrenç bir mekanik gürültüdür gidiyor. Bir vaveyladır kopuyor ibadethanede... İnsanların ibadetlerini huşu ile yapmalarına engel olan bu gürültülerin sorumluları ister müftülükler, ister Diyanet İşleri Başkanlığı, kim olursa olsun veballeri büyük... Camilerde bir ilkellik sergileniyor; mikrofon cızırtıları ilkelliği... Halbuki İslam dini nezahet dinidir; gürültülü patırtılı ritüellerin olmadığı bir dindir..." Yazının tamamını, adı geçen siteden okuyabilirsiniz... Geçenlerde bir cenaze dolayısıyla gittiğim İstanbul'un en büyük camilerinden birinde, yaşanan benzer bir durumu da özetlemek isterim: İmam efendi namaz vaktinden önce, mihrabda Kur'ân-ı kerim okuyor... Mikrofonun sesi camide yankılanıyor. Bu esnada müezzin minareden daha yüksek tondan sala vermeye başladı. Dışarıdan gelen ses içeridekini bastırdı. Uğultudan dolayı imamın okuduğu Kur'an-ı kerim duyulmamaya başladı. İmam ezan okunduğunu zannederek, okumayı yarıda kesti. Oysa ezan değil, sala okunuyordu ve namaza daha vakit vardı. Durum anlaşılınca bu defa imam açıklama yapmak zorunda kaldı... İşte böyle! Bazen camilerdeki aşırı mekanik ses yankılanmasından ötürü, maalesef gazinolardaki o berbat gürültü ortamlarına benzer durumlar meydana geliyor. Camiler Haftası dolayısıyla, bu sakil duruma ilgili ve yetkililerin dikkatini bir kere daha çekmek istedim. İnşallah sesimi duyan olur... ..... NOT: Biraz izin rica ediyorum. Yeniden görüşmek dileğiyle.