Dünya dönüyor, sen ne dersen de!

A -
A +
Balyoz davasına dair Yargıtay kararından sonra yapılan kimi yorumlara karşı en kestirme cevap, meşhur türkünün yukarıdaki nakaratını tekrarlamak... Zira o kadar asılsız ve mantıksız iddia ve itham seslendiriliyor ki! Yargı hükümetin güdümündeymiş de. Hukuka uygun yargılama yapılmamış da. Zaten davanın kendisi düzmece imiş de. Delillerin hepsi sahte imiş de. Sanık avukatları baskı altına alınmış da... Yeterince savunma yapılmasına izin verilmemiş de. Yüksek Yargıdaki başkanlık seçimi oylamalarında, 160 oy blok halinde kullanılmış da, böyle bir yargıdan adalet beklenemezmiş de falan filan...
Üç seneden beri yüzlerce kez ortaya atılan, ancak hiçbiri bilimsel ve hukuki değer taşımadığı için; hem bilirkişi incelemelerinde, hem de mahkeme kararlarında ma'kes bulmayan gerçek dışı iddiaları tekrarlayadursunlar, olması gereken şeyler oluyor. Olmalıdır...
Vaktiyle Ecevit, "Yargı devrimcilerin elinde..." derken, yukarıdaki komik ve temelsiz iddiaların sahipleri keyif alıyordu. Onlar bir gün devranın böyle döneceğini herhalde hiç düşünmüyor ve beklemiyordu. Asıl güç bizde diye düşünüyorlardı tabii. 2002 seçimlerinin neticesini de pek önemsememişlerdi. Nasıl olsa gelenler acemiydi. Devlet yönetme becerileri olamazdı. İşleri yüzlerine gözlerine bulaştırıp bir süre sonra kendiliğinden dahi bırakıp gidebilirlerdi. Hem nasıl olsa sistem garantide değil miydi? Öyle ya, vesayet rejiminde, CHP+Ordu=İktidar formülü her hâl-u kârda işletilebilirdi. Bazen silahlı kuvvetlerle olurdu. "Bazen de silahsız kuvvetlerle iş halledilsin"di. Öyle değil mi?!.
2004 yılında Kıbrıs görüşmeleri en hararetli döneminde iken, birilerinin kulağı Ankara'dan; Silahlı Kuvvetler cenahından gelecek açıklamayı beklemiyor muydu? Acaba o sesi bekleyen Denktaş'ın meşhur "danışmanı" Prof., 2003'te çoktan başlamış olan hazırlıklara mı güveniyordu?.. Gördüğünüz üzere cevap bekleyen soru çok. Aslında hepsinin de cevabı kendi içinde ve açık. Beklenen o açıklama gelmedi. Ama o açıklamanın gelmesine göre pozisyon alan Denktaş ve ekibi, vaktinde gerekli adımı atmadığı için, Kıbrıs'ta büyük bir fırsat kaçırıldı. Heba edilen fırsatlar o kadar çoktu ki...
Lakin darbeci, vesayetçi kesimin umurunda mıydı? Onların derdi başkaydı. Hedeflerine ulaşmak için, kendi jetini düşürmek, cami bombalamak dâhil her çılgınlığı yapmaya karar vermişlerdi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Herkesin bir hesabı var, Allahü tealanın da bir hesabı var! Danıştay'a yapılan saldırı, kırılma noktası oldu. Saldırganın suçüstü ve canlı olarak yakalanması, her şeyi tersine döndürdü. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Direniş olmadı değil!.. E-Muhtıra gibi mesela! Ama dedik ya, devran dönmüştü bir kere. Hamlelerinin hepsi boşa çıkıyordu. Medya üzerinden ajitasyon seferberliği başlatmak. Duygu sömürüsüyle kamuoyunun kafasını karıştırmak... Hâkim ve savcıları sindirmeye çalışmak, bunun için mahkeme salonlarını dahi basma cür'etinde bulunmak. vs. vs... Ne var ki, hiçbiri sonuç vermedi. Sinsi planlar işlemedi, ama hukuk devleti işliyor... Evet, kim ne derse desin, dünya dönüyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.