Esad bu kanda kesin boğulur!..

A -
A +

15 ayda en az 17 bin ölü... Hama'nın Tremse kasabasında sadece 24 saat içinde en az 250 ölü. Bazı kaynaklara göre ise, burada en az 305 kişi katledildi. Önce Baas rejiminin askerî birlikleri ağır silahlarla kenti bombardıman etti. Daha sonra, civardaki Nusayri Milisleri kan kokusu almış sırtlanlar gibi saldırdı. Tarlalara kaçıp canını kurtarmaya çalışan çoğu çocuk ve kadın, silahsız-savunmasız insanlar, hunharca, canavarca katledildi. Son üç günden beri, Hama ve civarından gelen katliam görüntüleri, tek kelime ile dehşet verici!.. Çaresiz insanlar kendilerine el uzatılması için dünyaya sesleniyor. Ama nafile! Dünya sanki Suriye'ye sağır... Annan Planı daha baştan çökmüştü. Bu süreçte dört bin kişi daha öldü. Direnişin simge kenti Hama, tam bir hayalet şehre dönüşmüş. İkinci dünya savaşında, müttefiklerin en kesif bombardımanına maruz kalan Berlin gibi görünüyor. Hakikaten taş üstünde taş kalmamış!.. Hama daha önce de, böyle bir felaket yaşamıştı. 1982'de Baba Esad ve beynelmilel bir uyuşturucu tüccarı olan kardeşi Rıfat, aynı metotlarla Hama'yı yerle bir edip, tam kırk bin kişinin kanına girmişti. Sekiz yüz bin kişi, ancak yurt dışına kaçarak canını kurtarabilmişti... Onlar hâlâ sürgünde ve sayıları iki milyona çıkmış durumda! 1980'de, dünyada "Soğuk Savaş" düzeni hâkimdi. Sovyetler Birliği'nin etki alanındaki Suriye'de, bu insanlık suçu işlenirken, "Batı Bloku"nun hemen hiç sesi çıkmamıştı. Şimdi de Suriye havalisinde, âdeta yeni bir soğuk savaş cereyan ediyor. Bu defa Sovyetler Birliği yok, ama Rusya ve Çin iş birliği içinde. İran da tabii müttefik pozisyonunda... Hafız ve Rıfat kardeşler yerine de, Beşar ve Mahir kardeşler başrolde. Amerika kendi derdine düşmüş, yasak savma kabilinden, lafla işi halletmeye çalışıyor. Ama biliyoruz ki, lafla peynir gemisi yürümez! AB'nin durumu malum... Rusya Akdeniz'deki stratejik varlığını kaybetmemek için bütün gücüyle ağırlık koyuyor. Çin de, müstakbel hesapları doğrultusunda, Orta Doğu'nun tamamen ABD ve Avrupa kontrolüne girmesini istemiyor. Tabii ki, birinci sebep enerji kaynakları... Şu an için İran'ın petrolüne en fazla muhtaç olan ülke Çin'dir. Rusya, nükleer programında İran'ın en büyük tedarikçisidir, unutmayalım... Evet, dünya stratejik dengelerinde yeni oluşumlar ve kaymalar devam ederken, Suriye gibi ülkelerde oluk oluk insan kanı akıyor. Rusya, iki gün önceki katliamı kınamak zorunda kaldı ve insan zekâsıyla alay edercesine, "Suriye halkı ile dayanışma içinde olduğunu..." söyledi. Suriye halkı, kendisini hayvan gibi boğazlayan zalim rejimin arkasındaki en büyük destekçinin kim olduğunu elbette çok iyi biliyor ve bütün bunları not ediyor. Şunu net olarak ifade edelim: Beşar Esad ve rejimi bu kanda boğulacaktır. Esad'ın akıbeti Hüsnü Mübarek gibi mi, yoksa Kaddafi gibi mi olur, onu zaman gösterecek. Şayet kuyruğunu kıstırıp sınır ötesine kaçabilirse ne âlâ, aksi takdirde ya linç, ya da idam!.. Baas rejimi, ülkenin yüzde yetmişinde kontrolü yitirmiş durumda. Uçuk siyasi tahminlere bakmayın siz, fazla vakti kalmadı. Ama ne yazık ki, hâlâ çok kan dökebiliyor. Lakin kan gölü, Esad'ın sivri boyunu aşmak üzere. Netice: Esad behemehâl bu kanda boğulacak!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.