Evet, bunun adı "ÇÖZÜM SÜRECİ"dir...

A -
A +

Başbakan Erdoğan'ın, bir soruya cevap verirken yaptığı düzeltme çok yerinde. Bahse konu sürecin adı, İmralı değil, 'Çözüm Süreci'dir. Zira İmralı, bu süreçte sadece bir unsurdur. Önemli bir unsur olsa da, sürecin tamamı değil, yalnızca bir parçasıdır... (Efendim, isim o kadar önemli değil, önemli olan netice) şeklinde itirazda bulunanlar olabilir. Ancak unutmayalım ki, bugüne kadar birçok mühim mesele, layık-ı vechiyle tanımlanmadığı yahut doğru bir isim konulamadığı için, çözümsüz kalmıştır veya çözüm gayretleri akamete uğramıştır. Çözüm sürecinde resmî-gayriresmî, yerli ve yabancı pek çok unsur bulunuyor. Dolayısıyla bu sürecin yönetilmesi de bir o kadar zorluk arz ediyor. Çünkü içeride ve dışarıda, süreci başarısızlığa uğratmak için çalışanlar az değil!.. Şeytan kulağına şiş, şu ana kadar işler iyi gitti ve yarınlar için ümit verici gelişmeler devam ediyor. Gültan Kışanak'ın Türk Bayrağına saygı noktasında gösterdiği özenden tutunuz, son zamanlarda BDP Yönetimi'nin kullandığı dikkatli üslup ve yapıcı yaklaşıma kadar, görmek istediğimiz tablonun çizgileri netleşiyor. Bu devam etmelidir. Sadece BDP cenahı için değil, diğer siyasi partiler, hükümet, devlet, toplumun her kesimi ve tek tek vatandaşlar hesabına bu sorumluluk, hepimizin omuzlarındadır! Bu ülkenin ve halkının menfaatlerinin korunması, gelecek nesillerin mutluluk ve refahına zemin hazırlanması, işte bu sorumluluğun yerine getirilmesiyle mümkündür. Başbakan Erdoğan dün Mardin'de önemli mesajlar verdi. İnkâr ve asimilasyon politikalarına son verdiklerini, on yıllardır devam eden sorunların üzerine kararlılıkla gittiklerini, Doğu'nun, Güneydoğu'nun kırık kalplerini tamir etmek, gönülleri kazanmak için zor ve çetin bir mücadele verdiklerini belirterek şöyle dedi: "Ama artık öyle bir noktaya geldik ki, şimdi söz sırası sizde. Eyleme geçme sırası sizde. Şimdi artık sürece dâhil olma, süreçte sorumluluk alma sırası sizde. Biz hükümet olarak onlarca adım attık. Şimdi sizlerden bir adım bekliyoruz. Biz bu adımı bütün kardeşlerimizden bekliyoruz..." Erdoğan özellikle kadınları adres göstererek, terörün bitmesi; barışın sağlanması yolunda seslerini yükseltmelerini istedi. Toplumsal barış yolunda kim bir tuğlanın üstüne ikincisini koyarsa, bu memleket kendisine minnettar olacaktır. Ama kim de barış sürecini dinamitlemeye kalkarsa, bütün milletin ve memleketin nefreti ve öfkesi onların üzerine yağacaktır. Artık herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Siyasi partiler, ülke menfaatinin önüne ve üzerine başka bir menfaati koymamalıdır. Bu hassas süreçte, söylemler de tavırlar da mutedil ve barışçı, uzlaşmacı olmalıdır. Aksi halde halk seçim sandığında çok farklı bir tepki koyabilir... Bu arada belirtelim ki, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin üslubu, çözüm sürecine hiç de yardımcı olur nitelikte değil. Sayın Bahçeli'nin şu tuhaf sözlerine bakıp değerlendirme yapabilirsiniz: "AKP Hükümeti, tüm imkân ve kaynaklarını devreye sokarak, ismine süreç dediği bir ihanet serüvenine girmiştir. AKP-PKK-BDP'li bölücü ortaklık aşama aşama ilerleyerek, AKP'nin himayesine alınmış. PKK, AKP'nin yanında hizalanmıştır. Erdoğan Başkan, PKK şampiyon..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.