Gün, Başbakana sahip çıkma günüdür!..

A -
A +
Öncelikle İ'nin noktasını yerine koyalım: Adı üstünde bu bir operasyon... Hem de kendi şartlarında "kusursuz" bir operasyon... Zamanlaması, hazırlayıcı hareketleri ve uygulanma biçimi ile "perfect"! Ne var ki, bu operasyon beklenmeyen bir şey değildi. Hatta bu yapılmadığı takdirde, şaşırmak lazım gelirdi. Yani, bu operasyon karşısında şaşırmış olanlara şaşmak gerekir.
Ama asıl dikkat edilmesi gereken husus, bu operasyonun nihai hedefidir. Gerisi hakikaten teferruattır. Operasyonun kılıfı-ambalajı, asıl maksadın kamufle edilmesi için üzerine dökülen bol miktarda sos vs. dikkatimizi dağıtmasın sakın. Zira oynanan oyun, tahminlerimizin çok ötesinde büyük ve kapsamlı! O halde, bizim de tavrımızın buna göre olması lazım. Bu memleket garip memleket... Bu topraklarda, tellak Patrona Haliller; ne idüğü belirsiz Kabakçı Mustafalar bile, darbe ve isyanlarda başrol oynadılar! Tarihin sayfalarını şöyle bir karıştırın... Mesela İttihat ve Terakki'nin İmparatorluğu dağıtma yürüyüşünde, kimler, hangi tipler bilerek veya bilmeyerek yardımcı oldu? Kimler Enver ve Talat Paşalara sevgi ve muhabbetlerini bol bol izhar ediyordu?
Şunu unutmayınız: Mason localarının kılavuzluğunda, "Dâhi Padişah" Sultan Abdülhamid Han'a karşı; küresel güçler hesabına mücadele eden ve dinle imanla hiç alakası olamayan kimi ateist tipler, çıkardıkları gazetelerin başlıklarında âyet ve hadis mealleri koymuşlardı! Ve o süfli maşaların safında, kimi 'dindar' isimler de yer almıştı ne yazık ki... Bunların bir kısmı, iş işten geçtikten sonra nedamet getirdi. Fakat bazılarının uzantıları, bugün de aynı çizgide devam ediyor... Lafı hiç dolandırmadan belirtelim: Bu operasyonun maksadı, zinhar yolsuzlukla mücadele yahut bazı iş adamı veya politikacı yakınının suiistimali filan değildir. Bu operasyonun asıl hedefi Başbakan Tayyip Erdoğan ve tabii Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin stratejik menfaatleridir! Kimi devşirme ve nüfuz taciri kalemlerin uçuk-kaçık yorumları, hiç aklınızı karıştırmasın ve işin püf noktasını dikkatinizden kaçırmasın. Emperyal güçler için cemiyet-cemaat falan-filan, hepsi teferruattır. Bunu bir yere yazınız.
Abdurrahman Dilipak'ın, Türkiye'nin küresel güçlerin kontrolü dışında politikalar izlemesiyle ilgili tespitlerine dikkatinizi çekmek isterim: "... Sen kim oluyorsun da güvenlik konseyinin yapısını eleştiriyorsun... Birilerinin aklına böyle tehlikeli şeyler düşürüyorsun. Sen kim oluyorsun da Afrika'da, Asya'da batılıların ilgisi ve bilgisi dışında bağımsız inisiyatifler geliştiriyorsun... Sen kim oluyorsun da kurulu düzenin çarkına çomak sokuyorsun. Bunu açıkça böyle söylemiyorlar, ama sonuçta söylenenler hep aynı kapıya çıkıyor. CHP de, Marksistler de, liberaller de, sermaye çevreleri de, solcular da, birtakım dinî topluluklar da aynı koroya katılıyorlar..." Evet, Dilipak'a aynen katılıyorum: "Bu süreç, içimizdeki işbirlikçilerin kimler olduğunu görmek açısından iyi bir fırsat..."
Son söz: Kuzey Irak Petrollerinin satış bedeli olan milyar dolarlara, Halk Bankası'nın kasadarlık yapması, herhalde küresel sermayenin hazmedeceği bir şey değil!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.