İki ayrı Türkiye...

A -
A +

Son zamanlarda okuyucu cenahından sık sık şu sorulara muhatap oluyorum: "Ne olacak bu durumlar? Ülke nereye gidiyor, iyiye mi, kötüye mi? Bu gerginlikler neyin nesi? Terör ne zaman bitecek, bitecek mi? Suriye meselesi bizi nasıl etkileyecek, savaşa girecek miyiz?" Vs. vs... Tabiatıyla, ortaya yeni çıkmış sorular değil bunlar! İki yıllık Suriye meselesini bir tarafa koyarsak, hemen hepsi öteden beri ülke gündemini ve elbette zihnimizi meşgul eden sorular... Hepsine tek tek cevap vermeye kalkarsak, yerimiz yetmeyecek. Ama toplu bir okuma yapabiliriz. Daha doğrusu Türkiye'yi iki farklı şekilde okuyabiliriz. Önce olumsuz tabloya bakalım: Otuz seneden beri bu ülkenin başına bela kesilen bölücü örgütün terör saldırıları, sabrımızı artık tüketti. Terörle mücadele sırasında yaşanan ve çok sayıda can kaybına yol açan elim kazalar da, bizi büsbütün üzüntüye gark ediyor... Üstüne üstlük, memlekette yeni fitneler çıkarmak için; hapishanelerde açlık grevleriyle, çaresiz insanları intihara sürükleyen; Başbakanın ifadesiyle, "kendi elemanlarını öldürerek rant devşirmek isteyen" bölücü örgüt ve onun gizli-açık uzantılarının son günlerdeki muhtelif kalkışma provaları, fazlasıyla can sıkıcı boyutta! Bu arada, iktidar muhalefet ilişkileri, ne yazık ki gün be gün daha sevimsizleşiyor. Büyük ümitle beklenen yeni anayasa yapma çalışmaları, her an sekteye uğrayabilir. Ana muhalefet partisi, problemler için farklı çözüm sunmak yerine, polisle de çatışarak Anıtkabir'e seferler düzenliyor! Her konuda toplumu gerecek ve ayrıştıracak provokasyonlar eksik olmuyor. Normal şartlarda bir siyasi diyalogdan ibaret kalması gereken Başkanlık sisteminin tartışılması veya idam cezasının konuşulması bile, tansiyonu yükseltiyor. Diğer taraftan, yanı başımızdaki Irak'ta devam eden parçalanma süreci, Suriye'de, Baas rejiminin sürdürdüğü korkunç katliamlar ve bunun bölgede yol açması muhtemel istikrarsızlıklar, Türkiye'nin ulusal güvenliğine ciddi şekilde tehdit teşkil ediyor. Komşu ülkelerdeki bu belirsizlik ve çatışmalar, buralarda konuşlanmış terör örgütünün değişik unsurları için kolaylıkla organize olma ve başka ülkeler hesabına at oynatma zemini sağlıyor... Evet, bütün bunlar moral bozucu ve endişe verici durumlar. Ancak bu sıkıntılara rağmen, günden güne büyüyen ve güçlenen yepyeni bir Türkiye var. Dünyadaki büyük ekonomik krize rağmen, büyüme hızını makul bir seviyede tutabilen, ihracatını arttırabilen; kredi notu yükselen, yabancı sermeyenin doğrudan yatırım için yoğun ilgi gösterdiği cazip ülke... Giderek mükemmelleşen altyapısıyla, zenginleşen üstyapısıyla Türkiye yükselen güç!.. Bunu dost da, düşman da kabul ve tasdik ediyor. Geçmişin silik ve sinik ülke profili yerine, artık bölgesel ve küresel meselelerde oyun kurucu ülke olarak rol alan bir Türkiye söz konusu. Güçlenen Türkiye'yi gemlemek için, şer odakları içeride ve dışarıda var gücüyle çalışıyor. Bunda şaşırtıcı bir taraf yok! Herkes işini yapıyor. Ama herhalde, bugünün Türkiye'si; düne göre çetrefil meselelerin üstesinden gelme noktasında çok daha kabiliyetlidir. Dolayısıyla endişeye mahal yok. Ne olacak sorusuna, samimi cevabım şudur: Her şey daha iyi olacak İnşallah.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.