Gazze’deki bomba ve füze yağmuru, bu sabah itibarıyla dört gün için duracak… İsrail’in 48 günden beri sürdürdüğü katliam ve soykırımın, geçici de olsa bir müddet durması, insanlık adına sevindirici.
Gazze toprağının her kilometrekaresine en az elli ton bomba yağdı… İsrail’in hedef gözetmeksizin, tam bir barbarlık ve canavarlıkla soykırıma bütün dünyanın gözü önünde devam etmesi, insanlık tarihinin bu safhası için kara leke olmuştur. Çünkü insanlık ve medeniyet namına bu soykırıma karşı çıkması beklenen devletler; bırakınız fiilen mâni olmayı, lafta olsun bir ateşkes çağrısında dahi bulunamadılar!.. Zira İsrail terör devleti, ateşkes yapmayacağını ilan etti ve dünyanın iliklerini sömüren o emperyalist güçler de, Siyonist devlete destek verip ateşkesin olmaması gerektiğini utanmaz bir suratla tekrarlayıp durdular. Onlara göre ateşkes Hamas'ın işine yarıyordu, onun için de olmaması gerekiyordu. Pespaye bir tavır içinde bunu ısrarla sürdürdüler. Fakat bu arada, beklemedikleri ve görmek istemedikleri bir durum hâsıl oldu. Küresel kamu vicdanı, bu sefil ve rezil tavra karşı çok güçlü şekilde ayaklandı. Aciz ve edilgen hükûmetler tarafından ilan edilen tehditler, saçma sapan yasaklar, utanç verici cezalar vs. hepsi maşerî vicdanın duvarına çarpıp yerle bir oldu. Dünyanın dört bir tarafında, milyonlarca kişi, insan haysiyetine sahip çıkma adına, meydanları ve caddeleri doldurdu. İsrail’in ahlaksızca ve barbarca sürdürdüğü zulüm ve katliama karşı haykırdı. İnsanlığın bu asil haykırışı, İsrail’e yaltaklanmayı bir politika sanan kimi ülke yöneticilerinin bir nebze de olsa gerçeklerle yüzleşmesini sağladı. Bazıları geri adım atacak gibi oldu. Bunun devamı gelecektir diye düşünüyoruz.
“Ablukayı kırmak, sadece bir ya da iki ülkenin değil, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkelerinin tamamının atacağı adımlar, oluşturacağı stratejilerle mümkün olacaktır. Siyasette sıkça kullanılan 'takım oyunu' yaklaşımının eksiksiz sergilenmesi gerekiyor. Ablukayı kırmak sadece bir miktar yardımın Gazze’ye sokulması ile gerçekleşmez. Ekonomik, siyasi, diplomatik, sosyolojik, kültürel birçok unsuru kullanarak hem ateşkesi sağlamalı, hem de Gazze’ye yeterince yardımı ulaştırıp, İsrail tarafından yerle bir edilen kenti yeniden ayağa kaldırmalıyız. Abluka sadece İsrail’in Gazze çevresine yığdığı askerler ve silahlardan ibaret değil. İsrail’i uluslararası hukuka uymaya ve yaptıklarının hesabını vermeye zorlamalıyız. Mesela Birleşmiş Milletler zeminindeki ablukayı da kırmalıyız. Filistin’de yaşananları, oradaki İsrail zulmünü hakkıyla anlatıp, Filistinli mazlumların on yıllardır yaşadıklarını, onların seslerini duymayanlara duyurup, halkların bakış açılarını değiştirip, zihinlerdeki ablukayı kırmalıyız. 'Müslüman öldüğünde sorun yok, Hıristiyan ya da Yahudi ölürse ancak problem vardır' şeklindeki faşizan yaklaşımı darmadağın edip, 'ölen insansa orada sorun vardır' kavrayışını hâkim kılmalı ve bu sayede idraklerdeki ablukayı kırmalıyız. Filistin’in tarihsel sınırlarını, oradaki halkın kendi geleceğini tayin hakkını, mülkiyet hakkını, yaşama hakkını, özgürlüklerini elinden alan Siyonistlerin ve destekçilerinin, dünyanın dilini ve gözünü bağlayan tüm ablukalarını yok etmeliyiz. Ancak böyle kalıcı barışı sağlamak mümkün."
Evet, meselenin özü budur.