İslâm âlemi, ramazana buruk girdi...

A -
A +
Sadece bu sene değil, en az yüz yıldan beri, İslâm âlemi, ramazan ayını ve bayramları buruk geçiriyor ne yazık ki!.. Bu acı tabloyu, bir köşe yazısında muhtasar olarak dahi, anlatabilmek mümkün değil. O yüzden eski yıllara gitmeden, günümüzdeki durumu özetlemekle yetinelim. İki buçuk yıldan beri âdeta bir kan denizine dönüşmüş olan Suriye'deki Müslümanların hâlini düşünelim... Her dakika tepelerine bomba ve füze yağıyor! Bomba şarapnellerinden şans eseri kurtulanları da Esad'ın keskin nişancıları avlıyor... Üç milyona yakın Suriyeli Müslüman, yerini yurdunu terk ederek başka ülkelere (bu arada yüz binlercesi Türkiye'ye), sığınmış durumda. Her gün geride bıraktığı aile efradı ve akrabalarından gelen acılı ve sıkıntılı haberlerle çile dolduruyor. Kolu, bacağı kopmuş, kimyasal silaha maruz kalmış sayısız yaralının; hastanelerdeki çaresiz kıvranmalarını, hapishanelerde işkence altında inleyenleri, hangi kelimelerle anlatabiliriz ki?
Ürdün'deki en büyük Suriyeli mülteci kampını ziyaret ettiğimizde, ninesinin kucağında boynu bükük bir yaşındaki yetim çocuğun yürek paralayan hikâyesini derin üzüntü içinde dinlemiştik. Babası geçen ramazan ayında, sahur vakti evlerine düşen bir bomba ile öldürülmüş. Çocuğun dul annesi, henüz 18 yaşında imiş... Acaba bu ramazanda kaç çocuk, yetim veya öksüz kalacak? Mısır'da askerî darbe ile başlayan fitne nereye varacak ve kaç tane Müslüman'ın hayatına mal olacak? Libya'da ve Sudan'da her gün kaç tane Müslüman ölüyor? Irak'ta ve Lübnan'da günde kaç tane bomba yüklü araç infilak ettiriliyor ve her biri kaç hayata mal oluyor? Nijerya'daki katliamların, Somali'deki iç çatışmaların sonu nereye varacak? Bu kirli savaşları tezgâhlayan karanlık odaklar, acaba ne zaman kana doyacak? Doyarlar mı ki? Bir tarafta açlık, yoksulluk; diğer tarafta ambalajından yeni çıkmış korkunç silahlarla sürdürülen katliam... Bu silahları kim veriyor, niçin veriyor?!.
Myanmar'daki çaresiz Müslümanların durumu ne olacak? Dört bir tarafından felaketle sarılı vaziyetteler. Fakirlik sınırının altında bir hayat, çetin iklim şartları, Hinduların ve Myanmar rejiminin acımasız zulüm ve baskısı... Başka yere kaçarak canını kurtarmaya çalışırken, okyanusun azgın sularında dalgalara kapılıp balıklara yem olmak... Aman Allah'ım, bu ne müthiş imtihan! Ya Afganistan'ı hatırlayan var mı? Sahi Afgan halkı kaç on yıldır savaşıyor? Sovyet, Amerikan ve İngiliz orduları, 34 yıldan bu tarafa kaç milyon insanı öldürdü? Kaç milyon Afgan vatandaşın, bomba; füze ve mayınlarla kolu, bacağı koptu? Bu sevimsiz soruları ilanihaye sürdürmek mümkün. Afgan ve Irak halkının, özellikle çocuk ve kadınların yaşadığı psikolojik travmaları düşünmek mesela... Peki çare?
Bu mübarek ramazan ayında, yukarıda bir kısmının ahvalinden kesitler verdiğimiz Müslüman kardeşlerimize, imkânlar ölçüsünde maddi yardımda bulunmaktan ve dua etmekten başka çaremiz yok... Hayırlı ramazanlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.