Karın ağrısı çekenler ve karnından konuşanlar!..

A -
A +

Beklenildiği gibi oldu... Başbakan Erdoğan'ın, "Gözünün üstünde kaşın var..." demesinden dahi karın ağrısı çekenler, malum televizyon dizisine tepki göstermesini fırsat bilerek, var gücüyle yükleniyorlar. Son on yılda, her vesile ile izhar ettikleri; ama anlaşılan bütünüyle içlerinde biriktirdikleri ne kadar hınç varsa, "eleştiri" kılıfı içinde ortaya döküyorlar! Neymiş efendim, Başbakan önüne gelene bağırıp-çağırıp ayar veriyormuş. Mesela "Kürtaj cinayettir" diyerek, kadınların bedenine müdahale etmiş... Eh, kürtaj meselesini sadece kadın bedenine indirgeyen zihniyet, ancak bunu söyler! "En az üç çocuk" kampanyasıyla başbakan, "Doğurun!" talimatı vermiş. Hatta Erdoğan bununla da yetinmemiş, Bosnalı kadınlara en az beş çocuk doğurun diyerek meseleyi Balkanlar'a da yaymış... Entelektüel gevezelikte kimseye sıra kaptırmayanlar, sırf Tayyip Erdoğan söylüyor diye, kaskatı gerçekleri de inkâr etmekten çekinmiyor. Nüfus aşınması biyolojik ve sosyal bir gerçektir. Biyolojik ömrün tükenmesi yanında, salgın hastalıklar, tabii afetler ve savaşlar sebebiyle; ülkelerin nüfuslarında zaman içinde, fevkalade azalma ve aşınmalar oluşur. Ekonomik buhranlar, sosyal ve kültürel büyük altüst oluşlar, şehirleşme gibi çeşitli faktörler de, nüfus üzerinde çok etkilidir. Hatta ekonomik refah ve buna bağlı hayat tarzının değişmesi dahi, derin etkiler yapar. Günümüzde, özellikle Batı Avrupa'da yaşanan durum bunu gösteriyor. "Dünyaya bir kere geldim. Çocuk bakımı ile uğraşamam, keyfime bakıp hayatımı yaşarım..." felsefesi, bu ülkelerde doğurganlığı büyük ölçüde düşürmüştür. Yapılan projeksiyonlara göre, 2050 yılına kadar, bütün Batı Avrupa'da nüfus eksi trendde olacak! ABD'nin önde gelen strateji uzmanlarından Zbigniew Brzezinsky, "Stratejik Vizyon" isimli son kitabında; Rusya adına, gelecek için en büyük handikap olarak nüfusun azalmasını gösterirken, tam tersine ABD için nüfus dinamiğini büyük avantajlarının başına yerleştirir. Alkolizm batağındaki Rus halkında, özellikle komünizmin yıkılmasıyla birlikte yaşanan büyük keşmekeş ve ekonomik sıkıntının da etkisiyle, son yirmi yılda doğurganlık dip yapmış durumda... Her karı-kocanın iki çocuğa sahip olması dahi, nüfus aşınmasını önleyemez. Zira iki çocuk, ancak biyolojik ikameyi sağlayabilir. Nüfus sağlığı ve yeterliliğinin devamı için asgari üç çocuk şarttır. Bu ilmî bir hakikattir. Ama bu hakikatin Sayın Erdoğan tarafından seslendirilmesi, malum taifeyi fena halde rahatsız ediyor. Diğer taraftan Başbakana yerli-yersiz en sert eleştirileri yöneltenler, kendisinin aynı hakkı kullanmasını bir türlü hazmedemiyorlar. Peki, Başbakan'ın da beğenmeme, eleştirme hakkı yok mu? Erdoğan'ın her eleştirisini, bir yasaklama ve sansür olarak algılayanlar, mesela son on sene içinde, sanata ve sanatçıya karşı fiilen ne kadar sansür uygulandığını tespit etmiş midir? Burada birileri hemen, gazetelerinden kovulan kimi yazarların ismini telaffuz etmesin. Çünkü o yazarların işten ayrılmasının arkasındaki esas saiklerin bir kısmı, patronlar tarafından, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonuna anlatılıverdi... Son söz: Palavraları bırakıp gerçeklerleri söylemek lazım!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.