Kavgada yumruk sayılmaz!..

A -
A +

Kısmet olursa haftaya bugün sandık başına gideceğiz... Son düzlükte, siyasi partiler ve bağımsız adaylar, nesi var nesi yok bütün imkânlarıyla seferber vaziyette. Bütün cephanelerini mevzilere sürmüş durumda. Nazım Hikmet'in bir şiirinde dediği gibi; "Gözleri, kulakları, elleri ayaklarıyla/Han hamam, apartman ve konaklarıyla/ .........../ Çatal, kaşık, bıçak ve bardaklarıyla/ Yamak ve yardaklarıyla hücuma geçtiler..." Tablonun özeti bu! Ancak başka bir mühim mesele var. Bir kere seçim propagandası, bir kavga-bir savaş değil. Miting kürsüleri mevzi, alanlar da harp meydanı değil. Kaldı ki, savaşın dahi kuralları vardır... Herhalde seçim yarışının da kuralları olmalı! Boks maçında, belden aşağı vuruş yoktur mesela. Hem el hem ayakların kullanıldığı Tai Box'ta, Full Contact dövüş sporlarında bile, kurallar vardır değil mi? Hele ata sporumuz kıran kırana güreşte, pehlivanlar "merdane" olmayan hareketleri asla yapamaz. Mesela rakibinin gözüne parmağını sokmaz!.. Sandıkta oy getirecek diye, her türlü yalan-dolanı; kirli tezgâhları devreye sokmak rakibi hırpalasa da, sonuçta en fazla onu kurgulayanlara zarar verir. Yani siyaset bize insanlığı, nezaketi unutturmamalı. Bugün birbirlerine en ağır ifadelerle hücum edenler, on gün sonra Meclis çatısı altında, yek diğerinin yüzüne nasıl bakacaklar?!. Yoksa herkes "Dün dündür, bugün bugün..." mü diyecek? Böyle şey olur mu?.. Bilelim ki, bu zihniyetle ülke meseleleri on yıllarca çözümsüz kaldı. Hatta bir kısmı çözülemez hâle geldi. Hatırlayalım; vaktiyle Sayın Demirel, Ecevit'e başbakan demeyi bir türlü içine sindiremiyor, "Hükümetin Başı" şeklinde yükleniyordu... Siyasi diyalogsuzluğun 12 Eylül Darbesine mal olduğunu unutmayalım. Görünüşe bakılırsa herkes centilmenlikten, ahlaktan-edepten yana ama; meydanlara, ekranlara çıkınca, "DİLİN KEMİĞİ YOKTUR..." sözünü ispatlarcasına birbirlerine her şeyi sayıp döküyorlar. Tuhaf olan şu ki, aynı anda herkes karşı taraftakini kötü konuşmakla suçluyor... Bu hengamede halkın da siniri bozuluyor. Rivayete göre Temel ile Dursun, kavgada birbirine taş atıyormuş... Temel demiş ki, "Ula kör müsün, gözlerime ataysun!" Beriki pişkince cevap vermiş: "Ula görmey musun, kavga edeyruk da!.." Tamam kavgada yumruk sayılmaz ama, kavganın da bir raconu vardır! Bugünkü siyasi arenada centilmenlik kuralları maalesef işlemiyor. Madem halkın hakemliğine başvuruluyor, o hâlde herkes kurallara da saygılı olmalı. Unutmayalım, müsabakalarda kural dışı hareket edenlere, hakem kırmızı kartı gösteriveriyor... Siyaset hiç kimsenin tekelinde değil. Vatandaş da, bazı densizlerin iddia ettiği gibi; bidon kafalı, göbeğini kaşıyan değil. Bilakis her şeyi çok yakından takip ediyor. Zamanı gelince de hükmünü veriyor... Halkın kararı karşısında, karın ağrısına tutulmak istemeyenler, öncelikle halka saygılı olmayı öğrenmeli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.