Emniyet ve Jandarma teşkilatını, “cari açığı kapatmak için” uyuşturucu ticaretine göz yummakla suçlamak hangi aklın eseri? Ülkeyi yönetme iddiasında bulunan ana muhalefet lideri bu hâle nasıl düşer?..
Kılıçdaroğlu, aynı meselede Cumhurbaşkanlığı Hükûmetini, “SARAY SİYASETİ” diye kodlayarak; ülkeye kara para girişi yapılarak uyuşturucu ticaretine alan açıldığı iddiasını da ortaya atıyor. Siyasi zeminde yaptığı bu mugalatayı, devletin idari ve güvenlik sistemindeki en hassas ve en kritik kurumlara da bulaştırmaya çalışarak, kendi ifadesiyle “KİRLİ BİR SİYASET” güdüyor. Bu şartlar altında, önce İçişleri Bakanının, akabinde de Cumhurbaşkanının; uyuşturucu şebekeleriyle yapılan mücadelede, alınan sonuçları tekrar hatırlatmasının bir faydası olabilir mi? Çok zor!.. CHP kulağını gerçeklere kapatmış bulunuyor. Yani 198 bin uyuşturucu operasyonunda, 153 bin kişinin yakalanması; 110 binden fazla kişinin hapse konulması, tonlarca uyuşturucunun ele geçirilip imha edilmesi vs. vs... bunlar için bir şey ifade etmiyor. Velakin belirtelim ki, bu gidişat CHP’nin menfaatine değil. Elbette onlara akıl vermek gibi bir niyet ve maksadımız yok. Bildikleri gibi devam etsinler. Ama şunu unutmasınlar, bu şekilde hakaret ettikleri, rencide ettikleri güvenlik güçleri hiçbir şekilde CHP’ye güven duymayacaktır.
Sadece uyuşturucu meselesi de değil, her konuda CHP’nin defoları, hâlen uzak ihtimal olan bir iktidar şansında, önündeki en büyük handikap olacaktır!.. Dış politikada, Yunan ve Ermeni Lobilerinden daha keskin Türkiye aleyhtarlığı yapan, “Maalesef Türkiye Azerbaycan’a yardım yapıyor” diyen, mavi vatan konusunda Atina’nın ötesinde suçlamalarda bulunan Ünal Çeviközler oldukça… PKK yandaşlığında militan öncülüğü kimseye bırakmayan Sezgin Tanrıkulu gibi şahıslar, terörle mücadelede TSK’nın kimyasal silah kullandığı yalanını kusan Ş. Korur Fincanlılara kayıtsız şartsız destek çıkarken… CHP’li belediyelerle ilgili yolsuzluk davalarında, istenen karar verilmedi diye mahkemeye karşı küstahça saygısızlık yapmaktan çekinmeyen Ali Mahir Başarır gibi tipler peş peşe skandallara imza atarken… Millet asla ve kat’a CHP’ye bu memleketin idaresini teslim etmez. Hele hele Türkiye’ye yabancı sermayenin yatırım için gelmemesi çağrısında bulunan, devlet bürokrasisine âdeta savaş açan, her gün bir kurum veya kuruluşun kapısına dayanarak tehditler savuran Kılıçdaroğlu’na, Cumhurbaşkanlığı gibi bir yetkiyi zinhar vermez!
2023 seçimlerine kadar, Kılıçdaroğlu daha kaç kuruma yönelik iftirada bulunur, bu yüzden daha kaç tazminat davasına muhatap olur, bilemeyiz. Ama şunu söyleyebiliriz. Bu hâliyle, daha doğrusu dünü ve bugünüyle Kemal Kılıçdaroğlu; şayet cumhurbaşkanı adayı olursa (Ben şahsen hâlâ emin değilim…), Recep Tayyip Erdoğan için, kolay rakibe karşı seçimi kazanmak hiç zor olmayacaktır. Kanaatimce bunu en iyi bilen de, yine bizatihi Kılıçdaroğlu’nun kendisi. Bu sebeple başından beri, adaylık konusunda hep çekingen duruyor… Bakmayınız siz son zamanlarda, parti kademelerinden gelen tazyik sonucu öne çıkma hamleleri yapmasına. Onların hiçbiri gerçekçi değil… Bunun en bariz sebebi de Altılı Masadaki siyasi dengedir. Her şey gayet açık. ABD’ye hamburger yemeye veya İngiltere’ye “Temiz Para!” bulmaya gitmek veyahut öteden beri ‘Alaman’ etkisinde bulunmak, hepsi birer olumsuzluktur...
Özetle bir sath-ı mailde yuvarlanıyor… Geliyor gelmekte olan!