Meral Akşener, mayıstaki genel seçimlerin stratejisini İmamoğlu ve Yavaş üzerine kurmuştu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bütün itiraz ve direnişine rağmen!.. Ama şimdi ikiliyi korkak olmakla suçluyor.
Siyasette korkaklığın ölçüsü nedir? Veya siyasetçiyi “cesur” konumuna oturtan ölçü nedir? Mesela çok dikkatli ve ihtiyatlı hareket eden bir kişinin politik olarak, korkaklıkla itham edilmesi doğru bir değerlendirme midir? Bu sorular girizgâh için. Yoksa asıl konumuz bu değil. İyi Parti’deki seri istifaların yansımaları, değişik çevrelerde tartışmaların hararetlenmesine yol açtı… Genel Başkan Meral Akşener, bir nevi çözülmeye dönüşmesi muhtemel bu durumu, “Partisine karşı bir savaş ilanı olarak kabul ettiğini” belirtti ve “savaşmaya varım” dedi. Üstelik bu savaşın karşı tarafında çok enteresan biçimde, düne kadar Akşener’in siyaseten en fazla kayırdığı ve destek çıktığı bir isim yer alıyor… Ekrem İmamoğlu! Akşener, mayıs ayındaki genel seçimlerin neredeyse bütün stratejisini, İmamoğlu ve Mansur Yavaş üzerine kurmuştu. Hem de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin bütün itiraz ve tepkilerine rağmen!.. İyi Parti CHP ve diğer bileşenlerle birlikte, Millet İttifakı'na dâhil olmuştu. Ama bu ikiliye çok farklı bir misyon biçmişti. Ancak bugün Akşener her ikisini de “korkak olmakla” itham ediyor. Acaba o günkü tercihi ne kadar doğruydu? (Burada Akşener’in hakkını teslim edelim: Başından beri Kılıçdaroğlu’nu “KAZANACAK ADAY” olarak görmediği için, yatırımını bahse konu iki belediye başkanına yapıyordu.) Fakat o derece bir geniş ve sınırsız kredi açmıştı ki, CHP’ye rağmen onları bir yere taşımaya çalışıyordu. Neticede esas hedefi olan, cumhurbaşkanı adayı yapmak gerçekleşmedi, ancak yardımcılık pozisyonu için aday adaylıkları kotarıldı… Her neyse, o da bir işe yaramayacaktı, çünkü sonunda “kazanamayacak aday” diye görülen Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilemeyince bütün hesaplar boşa çıktı…
Meral Hanım liderlik konumu gereği, GİK’in verdiği kararın sorumluluğunu sonuna kadar üstleniyor. Bu doğru bir yaklaşım elbette. Ancak devamında neler yaşanır, onu zaman gösterecek. Şayet bütün bu olup bitenlere rağmen, İyi Parti eski oylarını muhafaza edebilirse, bu, bazı bagajlardan kurtulmak için de bir fırsat olur. Ve ileriye dönük daha sancısız bir politik istikamet çizebilir. Ama tersi olup ciddi oy kaybı yaşanırsa, o zaman da Meral Akşener’in durumu iyice zorlaşır ve liderlik koltuğu tehlikeye girebilir…
Netice olarak, siyasette dost ve düşman kavramlarını, cesaret ve korkaklık olgularını, çok titiz biçimde ele almak gerekir. Risk alma konusunda, doğru hesap yapamamak veya nobran yaklaşımlarla netice almaya çalışmak, her vakit kişi ve kurumları zora düşürür...