Kim utanacak, kim utanmayacak?!.

A -
A +

Umur Talu (Habertürk-3 Mart), "Islak İmza" hikâyesinin; nihayet birkaç resmî raporla kesinlik kazanması üzerine, nefis bir yazı yazmış... Daha önce bu belge ve (genel olarak Ergenekon, Balyoz Harekât Planı vs.) darbe hazırlığı çerçevesinde yürütülmüş olan çalışmalara dair iddia ve kovuşturmalar üzerine ahkam kesen, bunları toptan komplo teorileriyle izah etmeye kalkışanlar hakkında, söylenmesi gereken hemen her şeyi söylemiş. Yazının başlığı bile yetiyor: "Ne demiştin sen? N'oldu şimdi? Hiç utanmayacak mısın? Düzmece dediğin için hiç utanmayacak mısın? İmza sahte dediğin için hiç utanmayacak mısın?... Islak İmza makinesi var dediğin için hiç utanmayacak mısın? ...Yalanı yüceltirken, hakikat yolunu tıkamaya yırtındığın için hiç utanmayacak mısın?.." Gerçekten kirli kalem savaşları veren medya leşkerinin, durumu ibret verici. Olaylar netleşirken, bazıları hafiften tornistan etmeye başladı. Kimisi, "Kendimi kandırılmış hissediyorum..." gibi, biraz da duygu sömürüsüne kaçan beyanlarla vaziyeti kurtarmaya çalışıyor. "Ben Babıali'nin Özalı'yım..." gibisinden kendisine rol biçen eski yönetmen, mugalata yaparak geçmişte söylediklerini mümkünse unutturmak; bu olmazsa çark ettiğini olabildiğince kamufle etmek ve şayet yutturabilirse, o gün de bugün de aynı çizgide durduğunu ispatlamak çabasıyla debelenip duruyor. Diğer bir kısmı da ortaya hangi gerçek çıkarsa çıksın, yanlış ezberini tekrarlamaya devam ediyor... Onlara göre bütün olup bitenler askere dönük rövanş alma, orduyu yıpratma; laikliği ortadan kaldırma, özetle devleti ele geçirmekten başka bir şey değil! Neyse ki, böyle ipe sapa gelmez iddia ve iftiraları, toplumun eskisi gibi ciddiye aldığı yok artık. Halka karşı sorumluluk hissedenlerin, dilinden ve kaleminden çıkan laflara dikkat etmesi beklenir. Lakin halkı hor görenlerin, gerçek hayatta burnunun ucunu bile göremeyecek kadar kısa görüşlü olması vahim açmazıdır. Dün söylediklerinin bugün yalan çıkması, ne yazık ki bu taifeyi mahcup etmiyor!.. Hiçbir şey olmamış gibi yanlışlarında ısrar ediyorlar. Her seferinde duvara tosluyorlar ama, gene de akıllanmıyorlar. Ergun Babahan (Star Gazetesi), Engin Ardıç'tan (Sabah) ödünç aldığı başlıkla bu gibilere şöyle sesleniyor: "Şiştiniz mi düdük makarnaları?" Herhalde bunlar fazla pişkin olduğu için, hiç de şişmiyorlar... CHP Lideri Deniz Baykal, "Islak İmza" diye şöhret bulan, "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" belgesinin gerçek çıkması halinde, Org. Başbuğ'un istifa etmesi gerekir demişti. Gelgelelim belgenin gerçekliği, bizzat Genelkurmay Başkanlığı tarafından kabul edildiği halde; aynı Baykal şimdi de, hukuki kovuşturmaları TSK'ya karşı asimetrik savaş olarak niteliyor. Yapılacak yargı reformunun hedefini de "askeri dövmek" olarak açıklıyor iyi mi! Hayret doğrusu!.. Bu insanlar gelecekte altından kalkamayacakları, en azından mahcubiyet duyacakları veya utanacakları lafları, neden böyle hesapsız şekilde seslendirirler?! Şimdi merakla bekliyoruz: Bakalım en azından, "Islak İmza" meselesinin ortaya çıktığı şu son sekiz aylık zaman zarfında; kimler uluorta savurdukları palavralardan, yalanlardan, zekâ özürlü komplo teorilerinden ve de alçakça kışkırtma ve iftiralardan dolayı pişmanlık duyacak? Kısacası acaba kim utanacak, kim utanmayacak?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.